742. Vuslat Yıldönümü

Hz. Mevlana irfan ve kültür dünyamızın önemli bir değeridir. Aralık, Türkiye’de, özellikle de Konya’da “Mevlana Ayı”dır. Hakkında konferans, panel ve anma programları yapılır, sema törenleri icra edilir.

17 Aralık 1273 Mevlana’nın vefat günüdür. Buna “Şeb-i Arus” denir; düğün gecesi, vuslat, kavuşma gecesi demektir.

Ölüm bir son değildir, tasavvuf inancına göre Hakk’a kavuşma zamanıdır, sevenlerin kavuşması, buluşmasıdır. Tıpkı bir düğünde olduğu gibi, iki sevgilinin vuslatına benzetilir.

“Arus” kelimesini “aruz” şeklinde yazmak yanlıştır, ikincisi şiirde bir vezin ölçüsüdür.

TARİHÇE

Konya’daki anma törenlerine evvelce “Mevlana İhtifali” denirdi ve başlangıçta sadece konuşmalar yapılırdı. 1954’ten sonra sema ayini de icra edilmeye başlandı. Kitaplık salonundaki bu merasimlere ilgi artınca, kapalı spor salonunda icra edilir oldu, sayısı da her geçen yıl arttı.

Soğuk Aralık günlerini ısıtan törenlere akın akın insanlar koşup geldi. Basket potalarının altında, hiç de uygun olmayan bir ortamda yapılan ayinler nihayet müsait bir mekana kavuştu.

Mevlana Dergahı yakınında yüz bin metrekarelik bir alana Mevlana Kültür Merkezi yapıldı.

Merkezin bünyesinde sema ayinlerinin icra edildiği 2670 kişilik açık ve kapalı semahane, konferans ve sergi salonları, kütüphane bulunmaktadır. 2004’ten beri törenler burada yapılır.

Mevlana ihtifalleri zamanla “Şeb-i Arus” törenleri diye isimlendirildi. Son yıllarda ise “Vuslat Yıldönümü” diye anılıyor. 7-17 Aralık tarihlerinde bir hafta süren faaliyetler içinde konferans, panel, konser, sergi, Mesnevi Dersi gibi çeşitli kültürel çalışmalar yapılmaktadır.

Tabii en önemlisi gündüz ve akşam tekrarlanan sema programıdır. Bu yıl Nayi Osman Dede’nin Rast Ayin-i şerifi icra ediliyor.

Bu yılki Konya programı şu linktedir: (vuslat.konyakultur.gov.tr/742. Vuslat_Toren_Programi.pdf)

ŞEKİL DEĞİL ÖZ

Bütün bu törenler, ayinler, anmalar kültürümüzü yaşatmak bakımından elbette önemlidir.

Daha da önemlisi, bu şekil unsurlarına takılıp kalmamak, onların arka planında mevcut olan asıl manayı görmeye çalışmaktır.

Ayrıca Hz. Mevlana ve benzerlerinin bu manaya ve öze dair mesajlarını kavramak ve hal edinmeye gayret etmektir.

Der ki Mevlana: “Cevizin kabuğu ses çıkarır; ama içinde, yağında ses ne gezer. Aslında ceviz içinin de sesi vardır ama sıradan kulak onu duyamaz. İçin sesi pek güzeldir, onu duyabilen, kabuğun şakırtısını dinler mi hiç?”

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.