Eski Çeşme yolu üzerinde Urla kavşağını geçtikten bir süre sonra, sağa dönen yolun başında “Özbek Köyü” levhası görünür. Oradan iki tarafı ağaçlıklı ve yeşillikler arasında 5-6 km ilerleyince, bir vadinin içinde Özbek Köyü’ne varılır.
Köyün bin yıl öncesine dayandığı söylenir. Tarihi bilgi yetersiz.
Çaka Bey’le birlikte gelenlerin kurduğu veya Osmanlı döneminde Özbekistan’dan gelen bir aşiret tarafından kurulduğu ifade edilir.
Köye girince tam karşıda kocaman bir levha dikkati çeker:
“Özbek Keşkek Evi”. Temiz, personeli saygılı. Ana yemek keşkek, bunun dışında ev yapımı börek, yaprak sarması ve birkaç yemek daha bulunur.
Kapalı bölümün önünde, ağaçlar altında, çiçeklerle çevrili, geniş bir açık mekana sahip.
Dinlendirici, sakin, ferah bir yer.
Sahibi olan Şerife Kublay Hanım’la konuştum.
60’lı yaşlarında hareketli, konuşkan, enerjik bir hanım. Bir köy kadının girişimciliği, azmi ve kararlılığı ile neler yapabileceğinin güzel bir örneği. Bu işi nasıl başardığını sordum. Karşıma bir cesaret, azim ve sebat tablosu çıktı. Özetleyelim:
Şerife Hanım bir bankanın müstahdemliğinden emekli olduktan sonra kendini boşlukta hisseder. “Ben boş duramam” der ve arayış içine girer.
Tali bir yol üstünde bulunan köyde pazar kurmak, bir şeyler yapmak için teşebbüse geçer, çevresi ilgi duymaz.
Şerife Hanım ilk defa duyduğum bir atasözünü hatırlattı:
“Karının kazdığı kuyudan su çıkmaz” denir ya dedi.
Ama o yılmaz, hanımları örgütler, köye bir bayanın muhtar seçilmesinde önayak olur.
Hanımlarla toplantı yapar, pazar kurulmasına ikna eder, herkes çekingendir. Tarhana, reçel, evde yapılabilecek yiyecekler, kekik, ot vs. Allah ne verdiyse satışa sunulur.
Daha önce böyle bir pazar olmadığı için, insanlar alışık değildir, arabalar vın vın geçip gider.
Şerife hanım ısrarlıdır; kadınlara katmer, tatlı yapıp getirtir, yola çıkarlar, insanlar yavaş yavaş alışır, pazar işi tutar.
Kendisi de keşkek yapıp satmaya başlar, bunu 2 sene açık alanda sürdürür. Ardından küçük bir dükkana geçer.
“Kimse gelmez” ihtarlarına aldırmaz, o kararlıdır. “Bu gibi durumlarda beni kimse caydıramaz” diyor. Orada 3 yıl çalışır. Talep gittikçe çoğalır.
Şimdiki yeri, ihaleye girerek kiralar. Esnaf Kefalet’ten kredi alır, ocaklar, sanayi bozdolabı ve başka ne gerekirse satın alıp gül gibi donatır. Üç yıldır buradadır, pazartesi hariç her gün açıktır. Hafta sonlarında 2 kazan keşkek yapmaktadır, aşçı kendisidir.
Artık meşhur kimseler de gelip giderler. Rahmi Koç’u ağırlamış.
Bazı belediye başkanları, İzmir üniversitelerinden hocalar uğramaktadır.
Şerife Hanım hayat dolu birisi. “Ben başardığıma göre, başka hanımlar da böyle işler başarabilir” diyor.
Bir yanıt bırakın