Son günlerde cinsel istismar haberleri, özellikle okullarımızdakiler can sıkıcı boyutlara ulaştı. Ne oluyoruz?
Toptan bir ahlak krizine mi girdik? Bir eğitim-öğretim yuvası olması gereken okullarımızda, böyle yüz kızartıcı olayların yaşanması yakışık alır mı?
Önce her zamanki tavrımı belirteyim, toptan bir karamsarlığa, ümitsizliğe kapılmaya gerek yok. Eğitim ordumuz fedakarca ve namusuyla işinin başında.
Ama bazı olaylar var ki, görmezden gelecek türden değil, bunu kabul etmeliyiz.
Ancak şuna karşıyım, cinsel istismar ve taciz haberlerinin abartılı, ayrıntılı, adeta özendirici biçimde sunulması asla doğru değil. Basında, medyada bu tür haberlerin çokça yer alması, bunların ahvali adiyeden, yani sıradan hadiselermiş gibi algılanmasına yol açar. Bu konudaki hassasiyetin aşınmasına sebep olur. Bu tür vak’alara karşı kamusal tepkiyi zayıflatır.
Basınımızın habercilik şehvetine kapılarak bu konuların sıkça gündeme gelmesini doğru bulmuyorum.
Peki, görmezden gelinsin?
Hayır! Ama daha ölçülü bir üslup seçilebilir.
Mesela gazetemiz Yeni Asır, intihar haberlerine pek yer vermez.
Yapılan araştırmalara göre, intihar haberleri özendirici bir etki de yapıyormuş. Benzeri sonuç, cinsel istismar haberleri için de geçerlidir.
Olayın mağdurları ve aileleri zaten yeterince acı çekmiştir.
Ayrıntılı haberlerle, onların aynı acıyı tekrar yaşamalarına, “lekeli” gözle bakılmalarına yol açılmış olur.
Cinsel taciz ve istismar haberlerini, biraz da özendirici şekilde vermeye devam edersek, Akif’in tasvir ettiği noktaya geliriz diye endişe ediyorum:
“İt yetiştirmek için toprağı gayet münbit / Bularak fuhş ekiyor salma gezen bir sürü it.”
Cinsellik doğal bir dürtüdür, mayamıza neslin devamı için konmuştur. Hayvanlar aleminde bile cinselliğin bir ölçüsü ve adabı vardır.
Libidosu yüksek, ahlaki değerleri düşük, içindeki hayvani ve şehevi hislerin esiri olan insanlar her yerde görülebilir.
Üzücü olan bunların okullarımızda öğretmen ve idareci olarak bulunmasıdır.
Maalesef öğretim kurumlarımızda görev alacak müstahdem ve öğretmenleri cinsel zaaf testinden geçirecek bir sistemimiz yok. Hal böyle olunca sayıları çok az da olsa, düşük ahlaklı ve cinsel takıntısı olan bazı öğretmenler bulunabiliyor. Ne yazık ki bu habis tiplerin, masum yavrularımız arasında, insanlığını, mesleğin kutsallığını unuttuğu anlaşılıyor.
Asıl konu insan problemidir.
İnsanı nefsinin esaretinden, arzularının kölesi olmaktan kurtulması gerekir. Diline, öfkesine, hırslarına, uçkuruna hakim olmayı öğrenmesi icap eder. Bunu sağlamanın yollarından biri, insana “kendini” tanıtacak, zaaflarıyla baş etmeyi öğretecek bir manevi eğitimdir.
Bir yanıt bırakın