YAVUZ SULTAN SELİM

Türk tarihinin önemli bir gününde 26 Ağustos’ta, Yavuz Sultan Selim Köprüsü açıldı. Boğaz’ın ikinci köprüsü olan Fatih Sultan Mehmet’ten sonra, üçüncü köprüye bu isim verildi.
Yavuz Sultan Selim en kudreti hükümdarlarımızdan biridir. 1512- 1520 arasında padişahlık yaptı. Henüz 49’unda iken genç yaşta vefat etti.
Onun erken ölümüne hayıflanan Yahya Kemal şöyle der: “Sultan Selim- i Evvel’i ram etmeyip ecel/ Fethetmeliydi alemi şan-ı Muhammedi” Sekiz yıl gibi kısa bir sürede Osmanlı topraklarını 2,5 kat büyüttü. Ölümünde Osmanlı coğrafyası üç kıtada 6.5 milyon kilometreye ulaştı. Padişahlığı döneminde Anadolu’da birlik sağlandı, Mısır fethedildi. Dünya ticareti için önemli olan İpek ve Baharat Yolu’nun kontrolü bizim elimize geçti.
Yavuz’un hayalleri ve ideali genişti.
Bir gün dünya haritasına bakarken şöyle mırıldandı:
“Bir hükümdar için eh, neyse, ama iki hükümdar için az!

HÜKÜMDAR-HİZMETÇİ

Yavuz Selim, Mısır’ı fethetmiş dönüşte Şam’da bir süre kalmıştı. Ümeyye Cami’inde cuma namazı kılarken caminin hatibi Cuma hutbesini okumaya başladı. Hutbenin mukaddimesinde devrin hükümdarının ismini anmak ve onun için dua sözleri söylemek bir gelenektir.
Hatip Yavuz Selim’in adını anarken, onu “Hakimü’l-harameyn” (Mekke ve Medine’nin hükümdarı) diye niteledi.
Hatibin bu sözlerini duyan Yavuz hemen oturduğu yerden doğrulup ikaz etti:
“Hatib efendi! hutbedeki “Hakimül harameyn” sözünü, “Hadimülharameyn” olarak değiştirin. Zira ben, o mübarek beldelerin hakimi değil, ancak hizmetçisi olabilirim.” Bu ifadelerde “hakim” hükümdar, “hadim” ise hizmetkar demektir.

BİZİ KİMİNLE BİLİRDİN?

Yavuz Sultan Selim yöneticiliğinde ve askeri konularda son derece sert ve şiddetli idi. Ama iç dünyası zengin ve inancı güçlüydü. Ölümüne yakın, kendisini muayene eden hekimi Hasan Can üzüntü ile:
“Sultanım, artık Hak ile beraber olmak zamanıdır.” deyince, Yavuz yarı öfke yarı teslimiyetle doğrularak şöyle sitem etti: “Hasan Can, ya sen bizi şimdiye kadar kiminle bilirdin?” dedi. Yasin-i şerif okunmasını istedi ve bir müddet sonra ruhunu teslim etti. Şu beyit Yavuz Selim’indir: “Padişah- ı alem olmak bir kuru kavga imiş/ Bir veliye bende olmak cümleden a’la imiş.”

ALEVİ DÜŞMANI MIYDI?

Osmanlı Devleti Fatih’ten itibaren merkezi bir imparatorluk yapısına geçmek için aşiretleri denetim altına almaya çalıştı. Doğu Anadolu’da başına buyruk yaşamaya alışmış Türkmen aşiretleri buna direniş gösterdi. Merkeziyetçi Osmanlı yerine, kendilerini daha serbest bırakan Safevi yönetimine yakınlık duydular. Safeviler Anadolu’daki Türkmen aşiretlerinin çoğunlukla Alevi inanışında olmalarını politik amaçla değerlendirmeye çalıştı. Yani asıl mesele inanç kavgası değil, sosyo-politik çekişmelerdir.
O sırada elbette büyük acılar yaşandı. Ama tarihçiler 40 bin Alevi’nin öldürüldüğü iddiasını abartılı bulur.
Dileğimiz bu teknoloji harikasının, aynı zamanda gönüller arasında köprü olmasıdır.

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.