Asker arkadaşı, Karadenizli Temel’i ziyarete gitmiş.
Mezarlığın kenarından geçerlerken mezar taşları misafirin dikkatini çeker. Temel izah eder: “Ha şu mezar taşında 4 tabanca kabartması olan var ya; o vurdi, vurdi, vurdi, vurdi, vuruldi” der. 3 tabanca resmi olan taş için, bu vurdi, vurdi, vurdi, vuruldi, der.
Mezar taşında bir tabanca kabartması olan için sözü: “Bu da vurdi, vuruldi” olur.
Üzerinde hiç kabartma bulunmayan sade bir mezar taşına gelince Temel hayıflanarak der ki: “Ha bu pisi pisine gitti, eceliyle öldi.”
Her canlı doğar, büyür, ölür.
İnsan da öyle. Ölüme yüklenen değerler farklıdır.
Vatan, millet uğrunda savaşırken ölenlere şehit deriz, şehitlik kutsaldır.
Kaza kurşunuyla ölüm vardır, yolda yürürken ayağı takılıp düşerek beyin kanamasından ölen olur. Aniden kalp sektesiyle ölenler görülür. Ömrünü tamamlayıp, çoluk çocuğ uyla helalleşip huzur içinde ölenlere imreniriz.
Gurbet elde, zor şartlar altınca can verenler eksik değildir. Yunus Emre onları anlatır:
“Bir garip ölmüş diyeler/ Üç günden sonra duyalar/ Soğuk su ile yuyalar/ Şöyle garip bencileyin.”
Maddeci görüşe göre ölüm kesin bir sondur, ölünce her şey biter. Dinlerin çoğunda öte dünya, ahiret inanışı vardır. Bizim inancımıza göre ruh ölümsüzdür, ölen sadece bedendir.
Bu inanç ve idrakte olanlar öteki dünyaya hazırlık yaparlar.
Yunus’un dediği gibi:
“Ölür ise ten ölür / Canlar ölesi değil.” “Ölen hayvan imiş aşıklar ölmez” diyen Yunus şöyle öğüt verir:
“Ölümden ne korkarsın/ Korkma; ebedi varsın.”
Yunus Emre’nin sözünü ettiği idrake ulaşabilmek için “ölmeden evvel ölmek” gerekir.
Buradaki ölüm mecazidir.
Denmek istenen, iyi bir insan olma yolunda sürekli çaba göstermek suretiyle, sendeki kötü huyları, aşırı ihtirasları, kıskançlığı, kindarlığı, kibri törpülemeli ve etkisiz hale getirmelisin.
Etkisizleştirmek, ölmekle eş değerdedir. İnsan böylece olgunlaşır ve herkese faydalı olur.
Ölmeden evvel ölmeyi başaran kimse kendini aştığı için bütün enerjisini iyiliğe, güzelliğe, faydalı işler yapmaya harcar. Böylesi, verimli ve aktif olur.
Ölmeden evvel ölmek pasiflik, yılgınlık, ümitsizlik, kendini koyuvermek değildir. Yahya Kemal bu olumsuz duruma şöyle değinir:
“Ölmek değildir ömrümüzün en feci işi/ Müşkül budur ki ölmeden evvel ölür kişi”
Ölümün yüzü soğuk olmakla birlikte, bazen istendiği de olur.
İleri yaşta, birçok organı iflas etmiş, bakımı zor hastalar az değildir.
Bu durumlar için halkımızın bir sözü var: “Ya Rabbi, iki iyilikten birini ver” diye dua edilir.
Birinci iyilik hastanın iyileşmesidir.
İkincisi ise ölümüdür. Böyleleri için, ölüm bir kurtuluştur.
Bir arkadaşım var, kimseye yük olmadan kolayca ölmek için dua eder.
Kendisine rastladıkça, bu duasına beni de dahil etmesi için ricada bulunurum.
Bir yanıt bırakın