Kadiri Dervişi Bekir Sıdkı Sezgin

İzmir’in yakından tanıdığı Bekir Sıdkı Sezgin 1936’da İstanbul’da doğdu. Ortaokuldan sonra hafızlığını tamamladı. İstanbul Belediye Konservatuarı’nı bitirdi. 1956’da TRT İzmir Radyosu’nda ses sanatçısı olarak göreve başladı. 1976’dan itibaren de TRT İstanbul Radyosu’nda görevine devam etti. Aynı yıl açılan İstanbul Teknik Üniversitesi Devlet Konservatuarı’nda hocalığa başladı ve 10 Eylül 1996’daki vefatına kadar bu görevini sürdürdü.

Bekir Sıdkı Sezgin, İzmir’den, İstanbul Radyosu’na gittikten sonra sanatındaki üstün seviyesinden dolayı musıki camiasında kısa sürede efsane bir isim oldu. O yılların gazinocular kralı Fahrettin Aslan kendisini büyük paralar karşılığında sahneye çıkarmak istedi. Bekir Hoca, yetişme tarzı ve musıkiye yüklediği ulvi anlam sebebiyle bu teklifi kabul etmedi. Aslında o günlerde, kısıtlı memur maaşıyla taksitle bir ev satın almıştı. Yani paraya çok ihtiyacı olduğu halde gazinolara çıkmadı.

O musıkinin Allah’ın bir nimeti olduğunu, onu olmadık yerlerde ziyan etmenin, bu nimete nankörlük olacağını sık sık hatırlatırdı. Musıkiyi ibadet şuuruyla icra eder, bunun kendisine bahşedilmiş yüce bir değer, bir nimet sayardı. Dolayısıyla onun israf edilmeden iyi kullanılması, iyi icra edilmesi gerektiği anlayışına sahipti.

KADİRİ DERVİŞİ

Bekir Sıdkı Bey bir Kadiri dervişiydi, şöyle ki: İstanbul Eminönü’ndeki Aydınoğlu Dergahının son şeyhi Hafız Bekir Sıdkı Ateş Efendi, 1925’te tekkelerin kapatılmasından sonra, İstanbul Cerrahpaşa semtinde bir caminin imamlığına tayin edildi. O yıllarda, Bekir Sıdkı Sezgin’in babası Hafız Hüseyin Efendi, aynı camide müezzinlik yapıyordu. Şeyh Bekir Sıdkı Ateş Efendi’den el alarak Kadirilik yolunda manevi eğitimini tamamladı ve kısa bir sürede şeyhinden hilafet aldı. Oğlunun ismi bu şeyhinden gelmektedir. 1940’lı yıllarda şeyhinin vefatından sonra irşad vazifesi, Bekir Sıdkı Sezgin’in babasına geçti. Böylece Bekir Sıdkı Sezgin genç yaşta, babasına biat ederek onun dervişi oldu. Kadirilik yolunda babasının irşadıyla manevi terbiyesini tamamladı.

Medeniyetimizin temeli olan Müslüman Türk aile yapısı bir de tasavvuf terbiyesiyle daha da incelirse, Bekir Sıdkı’nın ailesi gibi bir aile zuhur eder. Bekir Bey daima Allah dostlarının himmetini üzerinde hissetmiştir. (M. Hakan Alvan)

PİRİN HUZURUNDA

Bu konudaki bir hatırası: İzmir Radyosu’nda çalıştığı yıllarda Bekir Bey’in Bağdat’a bir seyahati olmuş. Bekir Hoca kalacakları otele yerleşir yerleşmez; mensubu olduğu Kadiriliğin Piri Abdülkadir Geylani hazretlerini ziyaret etmek istemiş, fakat şehrin güvenlik meseleleri yüzünden otelden ayrılmalarına izin verilmemiş. Buna çok üzülen Bekir Hoca, o gece Hazreti Geylani’yi rüyasında görmüş. Hazreti Pir, kendisine “Evladım, üzülme yarın seni yanıma aldıracağım” buyurmuş.

Sabah olduğunda Bekir Bey’in de aralarında olduğu TRT ekibinin bir kısmının başka bir otele nakledileceği kendilerine duyurulmuş. Bekir Hoca yeni otele gittiğinde bir bakmış ki otel Abdülkadir Geylani’nin türbesine çok yakın, dışarı çıkma yasağı da yok. Hemen türbeyi ziyarete gitmiş ve A. Geylani’nin huzurunda gözyaşları içinde Kur’an-ı Kerim okumuş. Himmeti hazır olsun.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.