Yaz sıcaklarında yaprak dökümü başladı. Vakti saati gelenler “Rabbine dön” davetine icabet ediyorlar. Art arda Ergun Balcı, Nadide Uluant, Ferruh Bozbeyli ve Emin Işık ruhlarını teslim edip cemale kavuştular.
1936 Hatay doğumlu olan Emin Işık, 1 Ağustos’ta son nefesini verip, 2 Ağustos Cuma günü Şişli Camiisi’nde kılınan cenaze namazından sonra Zincirlikuyu Mezarlığı’nda sırlandı. Güzel insandı, mübarek günlerde Rabbine kavuştu.
Emin Işık, ilkokuldan sonra Antakya’da hafızlığını tamamladı, Adana İmam-Hatip Okulu’na (İHO) girdi. Bu okulun lise kısmını İstanbul’da tamamlayıp İstanbul Yüksek İslam Enstitüsü’ne (YİE) kaydoldu. Bitirince 4 yıl öğretmenlikten sonra YİE’de asistan oldu. Tezini tamamlayıp daha sonra ilahiyat fakültesine dönüşecek olan bu kurumda hocalık yaptı.
ÇOK YÖNLÜ BİR İNSAN
E. Işık, İHO ve YİE’lerin ülkemize kazandırdığı bir değerdir. Bu okullar açılmamış olsaydı muhtemelen iyi bir hafız olarak kalırdı. Ama öyle olmadı, Emin Hoca kendini yetiştirdi iyi bir entelektüel oldu.
Fetret devrinde yetişmesine rağmen, Osmanlı bakıyesi olan ilim, irfan ve sanat adamlarını buldu, onların dizi dibinde oturdu, eski irfan ve kültürümüzü öğrendi, özümsedi ve taşıyıcılığını yaptı.
E. Işık çok yönlü bir kimseydi. Hafızdı, mevlithandı, musikişinastı. Şüphesiz bunlar iyi meziyetlerdir. Ama bu alanda şöhreti olan birçok kimsenin tefekkür ve entelektüel yönleri zayıftır. E. Işık ise okuyan, düşünen, yazan ve konuşan biridir. Celal Hoca‘nın, Nurettin Topçu‘nun yanlarında bulundu ve onların takipçisi oldu.
Hoşsohbetti, nüktedandı, hoşgörü sahibiydi; bulunduğu yerlere renk ve seviye katardı. Edebi zevki vardı, değerli şiirlerle sohbetlerini süslerdi.
Televizyonlarda, özel mekanlarda, camilerde sohbetlerinden çok kimse feyzaldı. Bunların bir kısmını Yotube’ta bulmak mümkündür. Eserlerinde, sohbetlerinde hep yaşanabilir olan aşkı, muhabbeti, tasavvufî ve ahlâkî güzellikleri bıkmadan anlattı. Onun belirgin yönlerinden biri şuurlu bir Türk milliyetçisi olmasıdır. Bundan hiç taviz vermemiş, milli değerlerimiz üzerine titremiştir.
İYİ BİR DERVİŞ
Onu asıl değerli kılan irfan sahibi olmasıdır. Tasavvufu bilip içselleştirmiş olan, yaşayan ve anlatan biriydi. En son Mevlevi şeyhlerinden Midhat Bahari Bey’den feyiz almıştı. İyi bir Mevlevi dervişi idi.
Sohbeti gibi kalemi de güçlüydü. Devleti Kuran İrade, Celal Hoca, Nurettin Topçu adlı kitapları vardır. Son demlerdeki muhabbet yüklü eserleri ise şunlar: Belh’in Güvercinleri, Aşkı Meşk Ermek, Kimin Kulusun?
Evvelce de yazdım, Konya’da bir sempozyumda beraberdik, “Nasılsınız ağabey?” diye sordum. Şu cevabı verdi:
“Hamdolsun iyiyim. Yürüyebiliyorum, zihni melekelerim yerinde, yemek yiyorum. Banyo yapabiliyorum, bu sırada sırtımı, vücudumu sabunlayabiliyorum. Bu gibi konularda kimsenin yardımına ihtiyacım yok. Bu yaşta daha ne isterim ki! Allah’ıma şükürler olsun.”
Emin Işık bütün bunları gayet samimi, içten duygularla söylemişti. Bu ifadeler beni çok etkiledi. Yeri geldikçe başkalarına anlattım.
Ruhu şad olsun.
Bir yanıt bırakın