Olağan üstü dönemlerde bazı meslekler öne çıkar ve kıymetleri daha iyi anlaşılır. Bugünlerde dikkatler sağlık çalışanları üzerinde yoğunlaştı. Korona mücadelesinde sağlıkçıların durumu; korkunç bir muharebede, ordunun ilk saflarında göğüs göğüse vuruşan askerler gibidir. Dualarımız onlarladır.
Tıp öğrenimi uzun ve zor bir tahsildir. TUS sınavları, asistanlık sırasında 36 saatlik yorucu nöbetler, alanında başarılı bir hekim olmak için insanüstü gayret ve çalışmalar, doktorluk mesleğinin çok zahmetli dönemleridir. Kısaca hekimlik zor zenaat; fedakarlık ister, sabır ister, insan sevgisi ister.
Tabipler de insandır; çok iyileri, iyileri ve iyi olmayanları vardır. Çok iyilerden birçok hekim tanıdım. Bunlar insani yönleri gelişmiş kimselerdir. Paraya ve maddeye esir olmamışlardır. Alanında çok başarılı olup da haftada bir gün ücretsiz muayene yapanları biliyorum.
FEDAKAR HEKİM
Prof. Dr. Cemil Taşçıoğlu’nu Korona felaketinde vefat etmesi dolayısıyla tanıdık. 1952 Rize doğumlu bu güzel insan hakkında o kadar iyi şeyler yazıldı ki, duygulanmamak mümkün değildir. Mesleğine ve insanlara olan sevgisi, emekli olduktan sonra bile Çapa Tıp Fakültesindeki görevine devam etmesine yol açmıştır. Yakın çalışma arkadaşları tarafından “Asistanından öğrencisine kadar herkesin sevdiği ulu bir çınar” olarak nitelendirilir. İlk korona teşhisini Cemil Hoca koydu, ne yazık ki hastasından kaptığı virüse mağlup oldu.
Bu güzel yüzlü ve iyi insanın meziyetlerinden birkaçını, öğrencisi Dr. Bahar Eryaşar yazmış:
Cemil Hoca müthiş enerjisiyle odadan odaya koşardı. Bilgisi uçsuz bucaksızdı. Öğrencilere coşkuyla, sevgiyle ve güler yüzle anlatırdı. O enerjisi, öğretme ve paylaşma coşkusu, güler yüzü hiç değişmedi. Kimsenin sözünü dinlemeyen hasta yaşlı teyzelerin, amcaların yatağına oturup sohbet ederek, ellerini öperek onları ikna ederdi. Vizitte bir koğuşa girdiğinde ona çevrilen gözlerde minneti ve umudu okurdunuz. Ekibinde profesöründen uzmanına, hemşiresinden asistanına, öğrencisinden temizlik işçisine herkesi ayırmadan bağrına basardı.
KABAN PARASI YETMEYİNCE
Dr. Bahar Hanım Cemil Hoca’nın iyilikseverliğiyle ilgili bir olayı paylaşır:
Hiç unutamıyorum. Çok soğuk bir kış günü pazara gittim. Üşüyorum, sıcak tutacak bir kabana ihtiyacım var. Gündüz okuyup gece çalışıyorum ama öğrencilik hali işte; para anca pazara yeter. Bir tezgahta tam aradığım gibi bir şey buldum, lakin fiyatı cebimdeki paranın neredeyse iki katı, satıcının da o kadar indirim yapması imkansız. İstemeye istemeye bıraktım.
Satıcıyla konuşurken İstanbul Tıp Fakültesinden olduğumu öğrenince adam “Cemil Taşçıoğlu’nu tanır mısın?” dedi. Şaşırarak “Evet, hocamdır. Ama siz nereden tanıyorsunuz?” dedim. “Hadi al kabanı giy. Hocana da selamımı söyle. Haftaya çayımı içmeye pazara bekliyorum kendisini” dedi. O kabanla soğuk kış aylarını üşümeden geçirdim. Cemil Hoca’nın sayısız iyiliğinden kim bilir hangisi, paranın kalan kısmını ödedi.
Anlaşılan Cemil Taşçıoğlu’nun bilge bir yönü varmış, öğrencilerine hikmetli bir öğüdü şöyle: “Bu hayatı bir kez yaşayacaksınız. Öyle büyük hayaller kurun ki gerçekleştirmek için tüm gücünüzü verin. Öyle aşık olun ki tüm dünyayı karşınıza alabilin. Öyle arkadaşlıklar edinin ki gerçek ve samimi olsun.” Hocamızın ruhu şad olsun.
Bir yanıt bırakın