Türkiye çok ilgi çekici bir sosyo-kültürel yapısı var. Bin yıllık bir kültür birikimine sahibiz. Bunun önemli bölümü Osmanlı döneminden kalmadır. Din, kültürü belirleyenlerin başında gelir. İslam’ın tasavvufi yorumu bizim kültürümüzün dikkat çeken özelliğidir.
Tanzimat’tan itibaren yaşadığımız Batılılaşma sırasında pozitivist ve materyalist çizgi, kültürümüzün dini-manevi yönünü değersizleştirdi. Bu durum erken Cumhuriyet döneminde zirve yaptı. Seküler anlayışa sahip olmak yeni ve makbul insan tipinin özelliği idi. Bunun örnekleri bilhassa okumuş yazmış ve entelektüel çevrelerde kendini gösterdi.
Bütün bunlara rağmen, bazen hiç umulmayan birinin manevi çizgisi gün yüzüne çıkıyor. Bu duruma daha çok geçmişinde tasavvufla ilgili kimselerin bulunduğu kesimlerde rastlandığı söylenebilir.
Bunlardan yeni öğrendiğim biri, parlak bir kariyere sahip, Bülent Ecevit’in Dışişleri Bakanlığını yapmış olan Prof. Dr. Gündüz Ökçün’dür. Kendisi bir Melami büyüğünün torunudur. Önce kişileri tanıtayım:
ÖKÇÜN VE DEDESİ
Ahmet Gündüz Ökçün (1936-1986) Eskişehir’de doğdu. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun oldu. Hukuk Fakültesi’nde yüksek lisans ve doktorasını tamamladı. 1974 yılında profesör oldu. İyi yetişmiş bir bilim adamı idi. Konuk profesör olarak Columbia Üniversitesi’nde 1 yıl ders verdi. Bazı uluslararası toplantılarda Türkiye’yi temsil etti. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dekanlığı yaptı.
Ali Rıza Doksanyedi
Daha 50 yaşında iken vefat eden Gündüz Ökçün, 1977’de Eskişehir Milletvekili seçildi.1978-1979 tarihleri arasında Bülent Ecevit hükümetinde 2 yıl dışişleri bakanı olarak görev yaptı.
Ökçün’ün dedesi Ali Rıza Doksanyedi 1299/1882 Makedonya-Köprülü doğumlu. Eskişehir merkez vaizliği yaptı. Ailesi 1912 tarihlerinde Türkiye’ye göç etmiş. Diyanet İşleri Başkanlığı’ndaki sicil dosyasındaki bilgiye göre, öğrenimi yüksekokul seviyesinde. Bu öğrenim yüksek medrese eğitimi olmalı. 1944’te Eskişehir’de imam olarak göreve başlamış, 1946’da Merkez Vaizi olmuş, 1956’da aynı göreve Ankara’da devam etmiş. 1958’de 76 yaşında vefat etmiş.
Ehl-i Beyt Hadisleri adlı kitapçığının (Manisa tsz.) arkasında 8 tane eserinden söz edilirse de, bunlardan 3 ciltlik Te’vilat-ı Kaşaniyye Tercümesi (Ankara, 1987) ile 4 ciltlik Şifay-ı Şerif Tercümesi ve Şerhi basıldı (1946-1950).
Te’vilat tercümesinin kapağında “Meslek-i Melamiyyeden Arabacı İsmail Ankaravi’nin veled-i manevisi” dendiğine göre Ali Rıza Doksanyedi Melamidir.
Konumuzla ilgili üçüncü şahıs Alaaddin Baba (Yayıntaş)tır (1921-1996). Köprülü’de meşhur Halveti Dergahı’nın son şeyhi olan bu zat, müridleri ile birlikte Türkiye’ye göçerek, önce Turgutlu’da ziraatla meşgul oldu, 1972’de İzmir Karşıyaka’ya yerleşti. Bu köşede onun hakkında birçok yazı yazdım. (Devam edecek)
Bir yanıt bırakın