İşine sevgi katmak

Youtube’da dolaşırken rastladığım 4 dakikalık bir videodaki sözleri aktarıyorum, siması sevimli bir hoca efendi anlatıyor:
Kumkapı’da Behram Çavuş Camisi var. Ben orada 30 yıldan fazla imamlık yaptım.
Cemaatle aramızda gayet güzel bir diyalog oluşmuştu. Hala görüştüğüm kimseler var. Bir gün öğle namazını kıldırıyorum, bir yaz günüydü. Caminin mihrap tarafında bir otopark vardı. Yaz günü olduğundan pencerelerimiz açık.
Otoparka araçlar giriyor çıkıyor, sesleri duyuluyor. Otoparkçının adı Mehmet idi, birisi yüksek sesle “Oğlum Mehmet arabayı yıkadın mı? dedi. O da “Yıkadım abi” dedi. Mehmet’in sesini tanıyorum, yabancı birisi, “Arabayı yıkadın mı?” diye sorduktan sonra ilave etti: “Peki, içine sevgini de kattın mı?” dedi. Bu söz dikkatimi çekti, bir tuhaf oldum. Namaz kıldırıyorum, kaçıcı rekattayız, neredeyiz, zihnim dağıldı. Kendi kendime düşünmeye başladım: Allah Allah, bir araba yıkanırken de işin içine sevgi katılır mı? İşin içine sevgi katmak… Hakikaten hayatımızda bize rehberlik edecek güzel bir örnek davranıştır.” (bkz. youtube. com/watch?v=RY2aP2fjjkc )

SEVEN MUTLU OLUR
Evet, hoca efendinin anlattıkları bunlar. Bizim inancımıza göre yaratılışın sebebi sevgidir. Tasavvuf düşüncesinde alem ve alemde var olan her şey ilahi sevginin eseridir.

Sevgi içimizdeki en güçlü duyguların başında gelir Hz. Mevlana şöyle der: “Sevgi ölüyü diriltir, sevgiyle padişah kul olur.
Sevgi canları kanatlandırır. Sevgiyle dertler şifa bulur.”

Hepimiz sevgiyi biliriz, tanırız.
Ama çok defa içimizdeki sevgi cevherini aktif hale getiremeyiz.
Gündelik telaşlar, bazı acılar, gördüğümüz kötü davranışlar içimizi karartır, sevgimizi körleştirir. Bu gerçekten üzücüdür.

Oysa sevgi insanı mutlu eder, içini genişletir, hayata anlam katar.
“İşine sevgi katmak!” Ne güzel bir ölçü. İşini severek yapmak, insanı hayata bağlar.

SEVELİM SEVİLELİM
Mehmet Kaçmaz Şanlıurfa’da küçük yaşlarda başladığı tatlıcılık mesleğini 40 yıldır aynı heyecanla yaptığını söyler: “Bu işe başladığım günden beri işime sevgimi katıyorum. Günümüz güzel geçiyor. Zaten bir insan istemezse iş yerine gelip çalışamaz. Her işin mutlaka zor tarafı var ama zor olsa da katlanacaksın. Eğer işi bilir ve öğrenirsen zorluğun üstesinden gelirsin. Bir insanda iş heyecanı olması lazım. İş heyecanı yoksa gelip dükkanı açsa bile burada bir şey yapamaz.”

Bir terzi, bir öğretmen, bir tesisatçı, bir hekim, bir çöpçü yaptığı mesleği severse, işine sevgi katarak çalışırsa hem daha başarılı ve mutlu olur hem de muhataplarını memnun eder.

Annelerimizin yemekleri neden daha lezzetlidir? Çünkü onlar yemek pişirirken içine sevgilerini de katarlar. İnsan aziz bir varlıktır.
Eşya değerlidir, kutsaldır. Çünkü her şey Allah’ın eseridir, O’ndan bir iz taşır, o yüzden sevilmeye değer. Bu şuura sahip olmalıyız. O zaman hangi işi yaparsak yapalım severek yaparız. Ayrıca Allah bana güç kuvvet vermiş, o sayede bu işi yapabiliyorum, diye şükrederiz.
Şükür ve sevgi birbirini tamamlayan asil hasletlerdir.
Bu inanca sahip kimse, yaptığı işi önce Allah’a beğendirmeye gayret eder. Sevelim sevilelim, bu dünya kimseye kalmaz.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.