Hüseyin Vassaf (1872-1929) eski kültürümüzle yetişmiş Arapça, Farsça, Fransızca bilen edip, şair ve mutasavvıf biridir. 30 kadar eseri vardır. Bunlardan biri Hicaz Hatırası adını taşır. Kitapta 1906’ya ait Hac hatıralarıyla birlikte, 1913’te yaptığı Suriye ve Filistin gezilerine ait gözleme dayalı notları bulunur (Bkz. Hicaz Hatırası, Kubbealtı, 2011).
Hüseyin Vassaf Kudüs’e trenle gider ve Kudüs kadısı Rizeli Nuri Efendi’ye misafir olur. O zamanlar Kudüs Osmanlı’ya bağlıdır ve kadısı İstanbul’dan tayin olunmaktadır.
Hüseyin Vassaf’ın anlattıklarını sadeleştirerek ve biraz kısaltarak nakletmek istiyorum:
“İstasyonda arabaya bindik. Harem-i şerif civarında indik. Binlerce senelik macera gözümün önünden geçti. Güzel bahçeleri ve mamur binaları ile Kudüs Avrupa şehirleri gibiydi. Çok papaz, seyyah, Ruslar, Yahudiler görülüyordu. Misafir olacağımız eve geldik Bina bin senelik ve taştan idi. Kadı Efendi bizi karşıladı. Dinlendik. Mevki yüksek olduğundan Kudüs-i şerifin her tarafına hakim idi. Etrafı güzelce seyrettik.”
“Harem-i şerif geniştir. Burada en mühim iki yer bulunur. Biri Sahratullah (Kubbetüssahra) diğeri Mescid-i Aksa’dır. Kubbetüssahra mübarek bir yerdir. Çok süslüdür. Bilindiği gibi Peygamber Efendimizin Mirac gecesinde ayak bastığı yer buradadır. Göğe yükselme sırasında sert bir kaya üzerine mübarek ayağının temas ettiği yerlerde ayağın resmi şekillenmiştir. On iki ayak resmi vardır. Bizzat gördüm. İşte bunun üzerine Hazret-i Ömer mevcut binanın ilk şeklini yaptırdı.”
“Bu kayanın etrafı mermer direkler ile ve parmaklıkla çevrilidir. Üzerinde şimdiki kubbe Salahaddin-i Eyyubi yapımıdır. Kanuni Sultan Süleyman, I. ve II. Selim bakımını yaptırmıştır. Sahratullah, Harem-i şerif dahilindedir. İlk şeklini Hz. Davud ve Hz. Süleyman bina etmişlerdir. Hazret-i Ömer yeniden yaptırmıştır.”
ASILI TAŞ
“Peygamber Efendimizin namaz kıldıkları yer vardır. Mübarek başlarının temas eylediği yerde taş hamur gibi yumuşamış başının yeri belli olmuştur. Göğe yükselirken (miraç) taş dahi yükselince “dur ey taş” fermanıyla taş durmuş ise de eski halinden biraz yüksek kalmıştır. Bizzat gördüm. Bu taşın bir tarafına duvar yapılmış, taşın yere düşmesi ihtimaline engel olmak istenmiştir. Davud ve Süleyman peygamberlerin de burada makamları vardır.
“Peygamber Efendimiz Mekke’den Kudüs’e gelince Cebrail’in Burak’ı bağladığı taş halen mevcuttur. Ziyaret sevabına eriştim. Fevkalade ruhaniyetli bir yerdir. Minber, Yavuz Selim’indir. İlk hilafet hutbesini burada okutmuş.”
“Mescid-i Aksa’nın yaptıran Hz. Süleyman’dır. Peygamber Efendimiz burada öteki peygamberlerin ruhlarına imam olmuşlardı. Bundan dolayı mukaddestir. İçerisi çok değerli eşya ile doludur. II. Mahmud’un levhaları, Sultan Abdülaziz’in avizeleri vardır. Hz. Davud zamanından kalma zeytin ağaçları gördüm. Gerçekten çok eskidir. Etrafı mezarlıktır. Rabiatü’l-Adeviyye’nin ve Selma-ı Farisi’nin ve daha pek çok zatların türbelerini ziyaret ettim.”
KUDÜS BİZİMDİR
Miraçla ilgili bir takım farklı görüşler vardır. Bilgili bir kimse olan Hüseyin Vassaf’ın Kudüs’te Peygamber Efendimiz’in miracıyla alakalı maddi hatıralar konusunda genel halk kabullerini samimiyetle benimsediği görülür. Millet olarak Kudüs’ü sahiplenmede bu tür inançların motivasyon kaynağı olduğunu düşünüyorum.
Your point of view caught my eye and was very interesting. Thanks. I have a question for you.