Geçen Cuma günü İzmir Payamlı’ya gitmem gerekti. Öğle saatlerinde yola çıktık. Direksiyondaki oğlum “ezan nerede okunursa Cuma namazını orada kılarız” dedi. Seferihisar sınırlarına girdikten sonra ezan sesi duyuldu. Baktık sol tarafta beyaz bir minare görülüyor. Biraz dolambaçlı yollardan geçerek camiyi bulduk.
Geç kaldığımız için caminin içine girmemiz mümkün değil. Cami genişçe bir avluya sahip. yerleri çim ekilmiş, bakımlı ve temiz. Genç çınar ve zeytin ağaçlarını altında, öğle sıcağının hissedilmediği gölgelik bir mekanda Cuma namazı kılıyoruz. Huzurlu ve mutlu bir ortam.
ADVERTISING
DİKSİYON TELAFFUZ VURGU
Asıl sevinci Cuma hutbesi dinlerken yaşadım. Hatip son derece güzel bir Türkçe ile hutbe okuyor. Diksiyonu, telaffuzu, vurguları, tonlaması fevkalade. Dinlerken kelimeler ve anlamları zihninize tam yerleşiyor. Ses düzeni de gayet güzel.
Cuma hutbeleri Diyanet’ten gelir. Bu haftaki konu yeni öğretim yılının başlaması dolayısıyla “İlim Yolu Cennet Yoludur” başlıklı bir hutbe hazırlanmış. Daha sonra hutbe metnini internetten bulup okudum. Bana hiç de tesiri olmadı. Ama Cuma günü hatibimizin ağzından dinlerken çok etkilenmiştim. Onun telaffuzu ile kelimeler adeta canlanıyor, ruhumuzun penceresinden geçip zengin bir anlam kazanıyordu. Önemli bulduğu cümleleri vurgulu olarak tekrarladı. Şöyle diyordu:
“Bilgiyi kıymetli kılan; insanlığın faydasına olmasıdır. Sahibini Allah’ın rızasına ulaştırmasıdır. Toplumu adalete, doğruya ve iyiliğe götürmesidir. Haksızlıktan, zulümden ve her türlü kötülükten uzaklaştırmasıdır. Zihinlerin bulanmasına, nesillerin ifsadına, toplumların helâkine, dünyamızın tahribine sebep olan bilgi ise değersizdir, zararlıdır.”
TÜRKÇENİN DE TECVİDİ VAR
Birçok din görevlimiz maalesef hutbe metinlerini önceden okunmaz ve Cuma günü minberde zevksiz bir sunum yaparlar. Bu hocalarımız Kur’anı güzel okumak için senelerce “tecvit” çalışırlar. Tecvid, iyi yapmak, iyi okumak demektir. Aslında Türkçe’nin de tecvidi vardır, ama okullarımızda bunun eğitimi verilmez. Onun için camide, kürsüde, televizyonlarda zevksiz konuşmalar kulaklarımızı tırmalar. Ara sıra rastladığım düzgün konuşanları hep takdir ederim.
Cuma kıldığım mabedin adı Fatma-Tevfik Uyar Camisi. 1996’da ibadete açılmış. Yüksek kubbeli caminin içi oldukça ferah ve aydınlık. O günlerde benzinlik, sanayi sitesi ve birkaç bina dışında yapı yokmuş. Şimdi ise etrafı tamamen evlerle dolmuş ve daha yapılmaya devam ediyor. Türkiye’de zaman zaman cami çokluğundan şikayet edilir. Oysa yeni gelişmekte olan bölgelerin şiddetle camiye ihtiyacı var. Şükür ki hayırsever halkımız bu eksiği tamamlamakta oldukça cömerttir.
Caminin imam Süleyman Karakaş’la görüştüm, müezzinle birlikte caminin bakımı, çevre düzenlemesi, çimlendirme ve temizlik konusunda gayret etmekteler. İmam izinli olduğu için geçen Cuma namazını kıldıran ve benim dinlediğim hutbeyi okuyan kimse Seferihisar vaizi Yasin Özdemir imiş. Yasin Bey’i de arayarak kendisine teşekkür ettim. Mesleğini seven, bu çalışkan, idealist ve örnek iki din görevlisini tebrik ederim.
Bir yanıt bırakın