“Babam uzun vadeli düşünürdü. Bir de fazla ısrarcı değildi. ‘Gayretin bittiği yerde kaderin başlar. Oğlum sen uğraştın, didindin, artık bundan sonrası olursa olur, olmazsa olmaz’ derdi.”
Sabri Ülker’in Hayat Hikayesi kitabında oğlu Murat Ülker böyle diyor. Doğan Kitap yayını olan eser, 731 sayfa, iyi baskılı ve ucuz, 9.90 TL.
Sabri Ülker (1920-2012) Kırım doğumlu. 3 kişi ile 1944’te kurdukları Ülker bisküvi, Yıldız Holding olarak bugün 41 bin personele sahip ve 5 kıtada hizmet veriyor.
Kitabın yazarı Hulusi Turgut, bir hayli emek çekmiş. Sabri Ülker konuşkan biri değil, şahsi reklamından hoşlanmaz. Onun için yazar Sabri Bey’le ilgili ulaşabildiği herkesle konuşmuş.
Yer yer tekrarlar olan kitapta sadece Sabri Ülker’in hayat hikayesini değil, yüz yıla yakın bir dönemin siyasi ve sosyal olaylarını da bulmak mümkün. Türkiye’nin ekonomi ve sanayi tarihinin manzarası da takip edilebiliyor.
Ülker 1944’te küçük bir atölyede imalata başlar. Genç Sabri okumaya meraklıdır. O yıllarda çıkan Safiye Erol’un yazdığı “Ülker Fırtınası” adlı romandan çok etkilenir ve firmasının ismini oradan alır.
***
Bu hacimli kitaptan S. Ülker’in insani yönüyle ilgili birkaç çizgi sunacağım: Aile Kırım’dan göçtüğünde 9 yaşında olan Sabri, orada yaşanan acıları hiç unutamaz. Onlardan o kadar korkmuş olmalı ki, geride kalan akrabalarının zarar göreceği düşüncesiyle, kimseye bir şey anlatmak istemez. Sağlığında çocuklarının Kırım’a gitmesine razı olmaz.
Bir yakınının ifadesi: “Sabri Bey bisküviyi anlatırken sevinç, Kırım’dan söz ederken hüzün duyardı.”
Sabri Ülker başarılı iş hayatında kazandıklarını halkı ile paylaşan büyük bir hayırseverdi. Ama yaptığı yardım ve iyiliklerin duyulmasını asla istemezdi. “Sağ elinin verdiğini sol elin bilmesin” ölçüsüne dikkat ederdi.
Dindar bir kimseydi, dini görevlerine özen gösterirdi. Ama bu konuda şov yapmazdı. Ayrıca bağnaz değildi. Herkesin inancına saygı duyardı. Her dinden insanla çalıştı, işini iyi yapan herkese iş verdi.
Cömertti. ‘Yaptığım yardım sebebiyle benim soframdan bir tek dilim bile eksilmez; Allah bana verdi, ben de gerekli olan yere veriyorum’ derdi.
***
Övülmekten hoşlanmazdı. Övgüye ihtiyacı olmadığını, kendisinin eksikleri söylenirse daha memnun olacağını dile getirirdi.
Bir elemanını, uygunsuz davranışları dolayısıyla işten çıkarmaya mecbur kalmıştı. Ailesi zor durumda kalmasın diye, o kişinin eşinin üstüne bir ev alıverdi.
Daima bir B planı vardı. 1974-79 arası Türkiye’de anarşi ve terör yaygındı. İşçilerine evladı gibi davranmasına rağmen Ülker fabrikasında bitip tükenmeyen grevler oldu. Üretim sabote edildi. Sonunda Sabri Bey fabrikayı kapattı ve makineleri Ankara’ya taşıyıp orada üretim yaptı.
En hassas olduğu konuların başında ‘kul hakkı’ gelirdi. On binlerce kimseye iş veren bu insan, yöneticilerine sık sık şöyle derdi: “Sakın beni kul hakkıyla baş başa bırakmayın.”
Bir yanıt bırakın