Bekir Sıtkı Erdoğan

Şu mısraları duymayanımız yoktur: “Kara gözlüm efkarlanma gül gayrı / İbibikler öter ötmez oradayım.” Şunu da: “Gurbetten gelmişim yorgunum hancı / Şuraya bir yatak ser yavaş yavaş.”
Bu şiirleri 1950’li yıllarda bir kitapçıkta okumuştum: “Bir Yağmur Başladı”, imza: Bekir Sıtkı Erdoğan. Kitapta az sayıda fakat insanı can evinden yakalayan duygu yüklü şiirler vardı.
Şairini hiç unutmadım. 1966’da bir gazetede onun “Dostlar Başına” adlı yeni kitabının ilanını gördüm. Bedelini posta pulu olarak mektubun içine koydum ve kitabını kendisinden istedim. İnci gibi yazısıyla adıma imzalayıp gönderdi.
Kitaba ismini veren şiirden iki dörtlük: “Tanrının hikmeti yüce / Akıl sır ermez işine / İkiz veriyor verince / Birisi dostlar başına”
“Şikayetim yok Tanrıdan / Şükür dağına taşına / Yarım ekmek bize düşer / Yarısı dostlar başına”
***
B.S.Erdoğan 1926 doğumlu, Harp Okulu mezunu. 10 yıl subaylıktan sonra Dil Tarih’i bitirdi ve askeri liselerde edebiyat öğretmenliği yaptı. 24 Ağustos günü Hakk’a yürüdü. Durağı cennet olsun.
Başta adını verdiğim şiirleri bestelendikten sonra daha çok tanındı. Cumhuriyetimizin 50. yılı için açılan marş yarışmasında onun şiiri birinci oldu: “Müjdeler var yurdumun toprağına taşına / Erdi Cumhuriyetim elli şeref yaşına”
***
Has şiirin sırrını yakalamış olan bu değerli sanat adamı hak ettiği ölçüde tanınmadı. Bunun sebebini işin erbabına bırakalım; Yağmur Tunalı’dan:
“B. S. Erdoğan, halis şairdi. Türkçe’ye hakimdi. Güzel söylerdi. Dillerde dolaşan şiirlerine rağmen sessiz yaşadı. Mütevazı karakteri, reklama, propagandaya müsait değildi. Solcularımız gibi müslümancılarımız da onu görmezden geldiler, kendi kamplarındaki üçüncü beşinci sınıf satır düzenlere payeler verirken, sanata ve ahlaka uzak düştüler. Bekir Sıtkı, bu dar ideolojik çevrelere aldırmadan kendince şahane yaşadı. Edebiyat tarihinde yeri olacağı kesindir.”
Murat Bardakçı köşesinde konuya daha açık bir üslupla değindi. İdelojik bakış ile edebiyat muhitlerine hakim olan eş-dost çevreleri, yani ‘sanat mafyaları’nın’ Bekir Sıtkı’yı benimsemediğini söyledi ve ilave etti:
“Sanatınızı bir ideolojinin yahut görüşün vasıtası etmediğiniz veya sanat ve kültür mafyasının gözüne girip de onlardan vize alamadığınız takdirde ortaya edebi şaheserler bile koymuş olsanız isminizin duyulması, eserlerinizin bilinip tanınması mümkün değildir”
***
B. Sıtkı, doğduğu yeri hiç unutmaz: “Karaman’a hasretliğim / Üzüle üzüle bitmez / Yollar bir ip dağlar düğüm / Çözüle çözüle bitmez”
Şairimizi son senelerde Kubbealtı Mecmuası’nda hikmetli rubaileri çıkıyordu. Ekim 2013 sayısındaki “İnce Hesap” adlı dörtlüğü şöyle:
“İnsan kaderin çektiği oktur, kurulur / Fark eylemeden kendini boşlukta bulur / Yay eğri, hedef dönektir, izler kaypak/ Var şimdi murad eylediğin noktayı vur!”

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.