Şöyle bir genel kanaat var: Toplumumuz ve insanımız gittikçe bozulmaktadır. Her yerde kötülük kol geziyor. İyi insanlar iyi atlara binip gitmiştir.
Bu, kötümser bir bakıştır. Kötü haberler daha çok ilgi çektiği ve abartıyla verildiği için böyle düşünürüz. Aslında insanın mayasında şefkat, merhamet ve iyilik galiptir, iyiler sandığımızdan daha çoktur.
Maddeci anlayış ve vahşi kapitalizm bizi de etkisine aldı. Ne pahasına olursa olsun daha çok kazanma hırsı baskın görünüyor. Bazı meşhur hekimlerin vizite ve ameliyat ücretleri dudak uçuklatıyor. Soma faciasında kontrol görevlerini hakkıyla yapmayan sorumluların büyük vebali olduğu anlaşıldı. Herkes mi kötü? Bereket öyle değil.
Aslında insan, yaratılış bakımından iyiliğe daha elverişlidir. Aile, arkadaş, öğretmen ve okul olarak iyi bir çevrede yetişen kimsenin iyi yönleri öne çıkar.
***
Bu köşede maden mühendisi sanayici Ertuğrul Doğuç’tan bahsetmiştim. Mesleğinde başarılı, çalışkan, kültürlü, yerli ve milli bir insanımız, iyi örneklerden biri. Kültür ve bilgi birikimini konferansla, sohbetle, yazıyla başkalarına aktarır.
Kendi işinden emekli olduktan sonra üniversitede ders vermeye başlamış. Arkadaşı olan Mühendislik Fakültesi dekanları ona imkan tanımışlar. Okuttuğu ders: Mühendislik Etiği, “Etik” yani bildiğimiz ahlak, nasıl ahlaklı mühendis olunur, konu bu.
Ahlak teorilerini anlatmak öğrenciyi çok sıkar. Gençler nasihat dinlemekten hoşlanmazlar. Ama yoluyla yordamıyla verilirse, severek ve inanarak anlatılırsa pek ala ilgi çeker. E. Doğuç bunu başarmış. Sözü kendisine bırakalım:
“Bu ders biraz ihmal edilmiş. Yavaş yavaş ilgi artıyor. Dekanlar önem vermeye başladılar. Önce Dokuz Eylül Mühendislik’te başladım, çok başarılı oldu. Bu yıl Ege’de de veriyorum. Beni duygulandıran bir olay:
“Dersler bitti, final sınavı yapıyorum. Başta dedim ki: ‘Arkadaşlar, bitiren kağıdını verip çıkabilir. Ama isteyen kalsın, sonunda size bazı nasihatlerim olacak’ O yaştaki gençler öğüt dinlemekten hoşlanmaz. Ama hepsi kaldı. Bu beni çok mutlu etti.”
***
Başarı sırını şöyle açıklar: “Öğrenciyi mümkün olduğu kadar günlük olaylara yöneltirim. 40 yılı aşkın meslek hayatımda çok şey yaşadım, gördüm. Öğrenciye bu örneklerden anlatırım. Tam bam teline gelince sorarım: Siz olsanız ne yaparsınız?”
Bir misal:
“Okulu bitirip maden mühendisi olmuşsunuz. İşinizden memnunsunuz. Nişanlandınız yakında evleneceksiniz. Yıl sonu geldi, Ankara’ya işletme raporu göndereceksiniz. Raporu hazırladınız, çalışmaları gösteren bir de harita eklemeniz lazım. Haritayı yaparken fark ediyorsunuz ki yer altında sahanızın dışına taşıp mal çıkarmışsınız. Bunun ağır para cezası olduğunu bildiğiniz için hemen patronu arıyor ve durumu anlatıyorsunuz. Patron da, haritayı yeniden düzenle, saha dışına çıktığımız görünmesin, diyor ve telefonu kapatıyor. Siz olsanız ne yaparsınız?”
Bir yanıt bırakın