Bu köşede sık sık tekrarladım, bir bilimsel tarih bir de menkıbe ve destan vardır. Tarih, belgelere dayanır, verdiği bilgiler çok defa kurudur. Menkıbeler ise, tarihten hareketle halk muhayyilesinin, maşeri vicdanın kabullerine göre şekillenir. Bunlar mili kimliği ve şuuru besler.
Anadolu’ya bir inanmışlar ordusu halinde geldik. Bunlar arasında gazi dervişler, alperenler öncü güçler idi. Ellerinde tahta kılıçlar bulunurdu. Bunun anlamı amacın öldürmek olmadığıdır. Bunların işi gönülleri fethetmekti.
Halkımız Anadolu ve Balkanlar’ın fethinde görev yapan herkesi bu kimlikte görür. Anadolu Gazileri ve Anadolu Abdalları çok defa birbirine karışır. Her ikisine ait türbeler aynı kutsallığa sahiptir.
Bunun bir örneğini 16. asırda yaşadığı sanılan Ruzi isimli bir şairin “Tarih-i Mağnisa” adlı şiirinde görüyoruz. Şiirin metnini gönderen Prof. Kenan Erdoğan’a teşekkür ederim.
Ruzi, Manisa’nın tıpkı Bağdat gibi bir evliya şehri olduğunu söyler. Şehri alan Saruhan Bey velayet sahibi bir kimsedir. Onun torunu ve Ulu Cami’yi yaptıran İshak Bey, tıpkı gazi dervişler gibi tahta kılıç kullanır.
Şiirde Manisa ve çevresindeki velilerden söz edilir. Kırtık Baba, Hamza Baba, Yatağan Baba, Karaca Ahmet, erenlerin başı Ayni Ali, Seyyid İbrahim bunlardandır.
GAZİLER VELİLER
GAZİLER VELİLER
Ruzi’nin manzumesinden iki beyit ve konumuzla ilgili bölümlerin düz yazıya çevrilmiş şekli şöyledir: “Zihi bu pay-ı taht-ı Magnisa’dur/ Ki Bagdat gibi burc-ı evliyadur/ Bu şehri feth’iden Sarhan Baba’dur/ Velayet sahibi nu-ı safadur.”
“Manevi bakımdan başkent sayılan bu Manisa ne güzeldir, tıpkı Bağdat gibi bir evliya şehridir. Şehri fetheden Saruhan Baba, velayet sahibi ve saf nurdan ibarettir.
Işığı burada zuhur eden İshak Çelebi’nin türbesi, Ulu Cami’dedir. O İshak Çelebi ki tahta kılıcını devamlı sallardı, kendisi makbul bir kimse ve adam gibi adamdı.
Kırduk Baba’nın himmeti yüceydi, Hak Taala’nın lutfu onunla birlikte idi. Hamza Baba Horasan erlerindendir ve Hz. Ali soyundandır.
Yatağan Baba yeşil ok atardı, birini atarken birini tutardı. Kale burcundan ve duvarından bakınca, kafirler aciz kalırdı.
Karaca Ahmed-i veli velayet sırrına sahipti, aslana binip keramet gösterirdi.
Ayni Ali erenlerin başıdır, kılıcını Hakk’ın kudret eliyle sallardı.
Haki Baba’yı ziyaret et; o tacı, kıymetli elbiseyi terk etmiş bir gönül ehlidir.
Revak Sultan’ı övmek ne güzeldir, o Revak balıdır ve gerçek baldır.
Seyyid İbrahim’in makamı yücedir, dedesi Mısırlıdır ve o işleri düzgün biridir.
Bunlar Urum erenlerindendir, sayıları 70 bini bulur, ayrıca 90 bin Horasan piriyle ilgileri vardır.
Bu erenler hep bizim yardımcımızdır, gerçeği görenler bunu açık seçik bilirler.”
Değeri okuyucu, Ruzi Manisa’yı böyle anlatır. Bu anlayış halen yaşıyor, yaşatılmalıdır.
Bir yanıt bırakın