Kalp cerrahı Prof. Dr. Birgül Sönmez Sarıkamış doğumlu. Memleketiyle olan ilgisini devam ettiriyor. Geçtiğimiz günlerde Sarıkamış’ta vuruldu, ölümden döndü. Daha önce de yazmıştım.
Balçiçek İlter’in yaptığı bir röportaj yazısı çıktı. Orada söylediği bazı sözler bu defa onu tekrar konu edinmeme yol açtı.
Doktorumuz organlarının şükrünü bilen biridir. Bileğine kurşun isabet ettiği sırada başparmağının yaralanmayışına şükreder:
“İnsanı maymundan ayıran başparmağıdır. Bütün işimizi bunla görürüz. Bir santim aşağıda olsaydı ameliyat yapamazdım, mesleğim giderdi elimden. Oysa bir insan kalbini eline almak nasıl bir histir biliyor musun, bebeğin doğuşu gibi”
Hak’la hak olmak
Birgül Sönmez’inki sıradan bir şükür duygusu değil. Uzun bir tasavvuf eğitiminden sonra dervişlerin ulaştığı manevi mertebeden söz eder gibidir. Kendi benliğinden fani olan gerçek derviş öyle bir noktaya gelir ki Hak Taala onun “tutan eli, gören gözü, yürüyen ayağı” olur. Yunus Emre’nin diliyle: “Her kim ki dervişlik bağışlanırsa, onun nefesinden misk ile anber tüter, yaprağı dertli için derman olur”
Cerrahımızın tasavvuf eğitimi aldığını sanmıyorum. Ama onun şu sözleri aynı gerçeği ifade eder:
“Bazen soruyorlar Tanrı’ya inanıyor musun diye… Ben ameliyatta zaman zaman sol elimle ışığı düzeltirim o zaman sağ elim hastanın üzerinde olur. Adeta dervişler gibi… Allah bana yardım eder ameliyatlarda… Dervişler gibi vücudumdan bir şeyler geçer hastaya. Ben Allah’a inanmakla kalmıyorum ameliyat yaparken onunla adeta bütünleşiyorum”
Duanın gücü
İnanan insan daha güçlüdür. İçten duygularla bir şey istenirse Allah verir. Birgül Sönmez daha ziyade hastaları için yüreğini Hakk’a açmış, iki defa da kendisi için istemiş. Şöyle der:
“Hayatımda Allah’tan iki kez kendim için bir şey istedim. Aslında cerrah olarak çok darlandığım, çok üzüldüğüm, çok çaresiz kaldığım olur. Yaptığın her şey doğrudur ama her şey aksi gider… Hastanın gideceğini hissedersin. Orada öyle yürekten dua edersin ki, ‘Allah’ım yardım et’ diye… İşte ben bu yardımı kendim için iki defa istedim. İlki son depremde 7. kattaydım. Öyle bir sallantı. Geçecek sanıyorum, geçmiyor bir türlü. O zaman Allah’ım yardım et dedim. Nasıl çaresiz hissettim ve ben bir hiçim dedim”
Kendisi için ikinci isteği son vurulma hadisesinde olmuş: “Kars Üniversitesi’ne varmışım. Her şey mükemmel. Ama şakır şakır kanıyorum. Bir ara terlemeye başladım oda çok sıcak geldi, belli ki şoka gireceğim. Tam o şoka gireceğim sırada ikinci defa bir şey istedim ‘Allah’ım yardım et’ dedim. Herhalde Allah’ın hakkı üçtür, umarım sonuncu hakkımı kullanmam”
(Röportajın tamamı için: www.haberturk.com/gundem/haber/990232-hayatimda-kimse-bana-oyle-bakmamisti)
Bir yanıt bırakın