Toplumları bir arada tutan ve millet olmalarını sağlayan bir takım bağlar vardır. Dil, inanç, tarih ve kültür birliği bu bağların başında gelir.
Türk milleti olarak bin yıldır bu topraklarda yaşıyoruz. Acı tatlı günler geçirdik. Birlikte sevindik, birlikte üzüldük. Başta fetihler için, son asırlarda ise vatan savunması uğrunda birlikte savaştık, şehit olduk, gazi olduk, yaralarımızı birlikte sardık.
Halkımızın dayanışma duygusu, insan ilişkileri hala güçlüdür. Bu imrenilecek, üstüne titrenecek, bir özelliktir ve milletimizi ayakta tutan değerlerden biridir. Mesela bazı sosyal patlama ve sıkıntılar sırasında bizde toplu bir yağmalama hareketi görülmez. Kul hakkı, Allah korkusu, insanımızın vicdanında hala etkilidir.
FARKLILIK ZENGİNLİKTİR
Genel durum böyle olmakla birlikte, özelde bazı sıkıntılar görünüyor. Alevi vatandaşlarımızın isteklerinin karşılanması epeydir gündemde. Aslında bu, çözülemeyecek bir mesele değildir.
İnsanlar tornadan çıkmış gibi, tek tip, tek model değildir. Dış görünüşleri gibi, inanç ve düşüncelerinde de farklılıklar vardır. Bu durum gayet doğaldır ve hatta bir zenginliktir.
Dinlerin inanç esasları değişmemekle beraber algılanış biçimi, inancını hayata yansıtma tarzı farklı olabilmektedir. Mezheplerin, tarikatların ortaya çıkış sebebi budur.
İslam dininde mezhep ve tarikatlar vardır. Mezhep, dinin inanç ve ibadet şekillerindeki farklı yorumlardan çıkmıştır.
Tarikat, tasavvufun kurumlaşmış şeklidir. Tasavvuf, dinin ahlaki ve manevi yönünde derinleşme çabasından doğmuştur. Tasavvuf insanı zaaflarından kurtarıp olgunlaştırmayı amaçlar. Duygulara da hitap ettiği için, şiir ve musiki gibi güzel sanatlara kucak açar.
ORTAK ZEMİN
Tarikatlarda Hz. Peygamber’e kadar uzanan bir zincir (silsile) bulunur. Tamamına yakınında bu zincirin en başında Hz. Ali yer alır. Bunlara “Alevi”, yani Hz. Ali’ye bağlı tarikatlar denir. Kadiri, Rifai, Mevlevi, Halveti tarikatları, tüm kollarıyla böyledir.
Bütün bu tarikatlarda Hz. Ali, Ehl-i beyt, 12 İmam sevgisi önemli yer tutar. O bakımdan Alevilik’le tarikatlar arasında ortak birçok değer vardır. 10 Muharrem ve aşure geleneğinde, zikir ilahilerinde, Gülbanklerde bu açıkça görülür.
Konuyu şuraya getirmek istiyorum. Alevi açılımında anahtar rolü oynayacak noktaların başlıcası “tasavvuf” ortak zeminidir. Bize yabancı ideolojilere bulaşmamış geleneksel çizgiyi koruyan Alevilikte, tasavvuf kurumu olma özelliği ağır basar. Buna göre cemevi bir tür tekkedir. Görünen o ki, tekkelerle ilgili yapılacak düzenleme ile cemevleri yasal bir statüye kavuşacaktır.
Bir yanıt bırakın