Evvelki hafta sonu Denizli’deydim. Anaokulu öğrencisi iki torunumun yılsonu törenlerinde bulundum. Bu vesileyle “Okul öncesi öğretim” diye anılan anaokullarını tanıma imkanım oldu. “Anaokulu”, ne sıcak bir kelime!
İtiraf etmeliyim, anaokullarını biraz lüks ve çalışan annelerin çocuklarını avutmak için açılmış kurumlar sanırdım. Çünkü son yıllara kadar öyleydi ve özel okul mahiyetinde idi. Oysa Türkiye’nin ilerlemesine ve büyümesine paralel olarak anaokulları da gelişmiş ve çoğalmış.
Dört yaşındaki en küçük torunumun bir yıldır devam ettiği Denizli Ahmet Çalışkan Anaokulu müdiresi Münire Kiriş’ten aldığım sevindirici bilgileri aktarmak istiyorum.
**
Denizli, gelişen sanayii ve hayırsever iş adamlarıyla tanınan bir şehrimiz. Söz konusu okulu Ahmet Çalışkan yaptırmış. Çalışkan’ın ailesi 1950’de Bulgaristan göçüp gelmiş. Soba imalatıyla işe başlamışlar. Ahmet Çalışkan büyüyen ve gelişen Türkiye’de, soyadına uygun şekilde çalışmış ve sonunda, Isı cihazları Lmtd şirketini kurmuş. Geniş bir imalat yelpazesi var.
Çalışmış, kazanmış, servetini toplumla paylaşmış, bu hayırsever insan pırıl pırıl bir Ana Okulu yaptırmış.
**
Anaokulu öğretimi, Milli Eğitim Bakanlığı’nın son yıllarda önem verdiği bir alan. Her geçen gün yaygınlaşan bir uygulama. Bu durumu öğrenince ülkem adına sevindim.
Okul müdürü Münire Kiriş’ten dinlediğime göre, Denizli’de bu alandaki okullaşma, yüzde 85’i buluyor. Binaların çoğu da hayırseverler tarafından yaptırılmış.
Bu okullara 3-6 yaş grubundaki çocuklar alınıyor. Ahmet Çalışkan Ana Okulu öğrenci velilerinin maddi durumunu sordum. Yüzde 40 üst gelir grubu, yüzde 50 orta gelir grubu, yüzde 10 alt gelir grubuna dahilmiş.
**
Beş yıl önce yapılan okul binası iki katlı; yemekhane, sınıflar, tuvaletler, lavabolar pırıl pırıl, tertemiz. Hizmetli bir bayana “bu temizliği nasıl sağlıyorsunuz?” diye sordum. Öyle ya, 3-4 yaşındaki çocukları kontrol etmek zordur. İşini sevdiğini söyleyen bayan görevli, hep takip ettiklerini, çocukları evlatları gibi gördüklerini belirtti.
Ahmet Çalışkan Anaokulu’nda 13 öğretmen ve 252 öğrenci bulunmakta.
**
Anaokulunun bir lüks olmadığını anladım. Küçücük yavrular erkenden sosyalleşmeyi, paylaşmayı, birlikte iş yapmayı, kendini ifade etmeyi, birtakım el becerilerini öğrenmekteler. Böylece okul hayatına daha erken hazırlanmış oluyorlar.
Öğretimde 4+4+4 uygulamasına göre, ilkokula başlama yaşının aşağı çekilmesini ben de garip karşılamıştım. Anaokullarının yaygınlaşmakta olduğunu görünce, bunun uygun hale geldiğini anladım. Küçükler bu okullarda ilkokula daha erken ve iyi hazırlanmış oluyorlar.
Okul öncesinden liseye kadar, eğitim öğretimimiz hızla büyüyor. Onun için Milli Eğitim Bakanlığı bütçeden büyük bir pay alıyor. Tabii ki sayılar kadar kalitenin de artması en büyük temennimdir.
Bir yanıt bırakın