Asude mekanlar

Geçen hafta Cuma günü bir işim için Manisa’ya gittim. Manisa zengin tarihi dokusu, insanları; gazilerin, erenlerin, evliyaların hatırasını taşıyan manevi atmosferi ile her zaman ilgimi çeken, sevdiğim bir şehirdir.

Cuma namazını İbrahim Çelebi Camisi’nde kıldım. Bu cami Kanuni zamanından (16’ncı asır) kalma orta büyülükte bir eserdir. Günümüzde yeni yapılan kişiliksiz, kimliksiz, orantısız uzunlukta zevksiz minareli camilerle kıyaslarsak bir mimari şaheseri bile sayılabilir.

Biraz geç kaldığım için Cuma namazını avluda kıldım. Caminin geniş bir bahçesi ve ortada şadırvanı olan hoş bir avlusu var. Başta serin gölgeli çınar olmak üzere, çam ve çeşitli ağaçlarla bezenmiş bu bahçe ve avlu asude (rahat, sakin) bir huzur ortamıdır. Atalarımız zevk-i selim sahibiymiş; yaptıkları mabetlerin çevresinde kafi miktarda yeşil alan bırakmışlar.

İbrahim Çelebi Camisi’nin 70’li yıllardaki durumunu hatırlıyorum. O zaman çevresindeki binalar tek veya ikişer katlı olduğu için camiyi uzaktan görmek mümkündü. Günümüzde ise çok katlı apartmanların arasında kalmış. Bereket, geniş bahçeli ve dört tarafı sokak olduğu için, binalar arasında sıkışıp kalmaktan ve ezilmekten kurtulmuş.

MAHALLE
Bu camiyi yaptıran İbrahim Çelebi’nin kabri binanın dibinde, batı tarafındadır. Levhasındaki bilgilere göre İbrahim Çelebi değişik yerlerde kadılık yapmış, Kanuni Süleyman’ın oğlu Şehzade Mehmed’in Manisa’da sancakbeyliği yıllarda, şehzadenin özel eğitimiyle uğraşmış (Lala) ve defterdarlık görevinde bulunmuştur. İbrahim Çelebi II. Selim’e de hocalık yapmıştır.

Caminin kuzey sınırındaki sokak üzerinde, bahçenin avlu duvarına bitişik tarihi bir sokak çeşmesi var, sanırım cami müştemilatından olmalı, üzerinde “yayla suyu” yazıyor. Manisa’nın muhtelif yerlerinde yayla suyu akan çeşmeler vardır. Bunları bir zamanlar bir vakıf yönetirdi.

Caminin bulunduğu mahallenin adı da İbrahim Çelebi Mahallesi. Bu durum bana Yahya Kemal’in “Koca Mustafa Paşa” şiirini hatırlattı. Şair “Koca Mustafa var, camii var, semti de var” dediği bu yerdeki mütevekkil halkı, “Çeşmeden her su içerken:”Şükür Allah’a” diyen” kimseler olarak niteler. Ortamı ise “Serviliklerde sükun, yolda sükun, evde sükun” şeklinde anlatır.

SÜT MEVLİDİ
Halk arasında bu camiye “Türbe Camisi” de denir. Bunun sebebi, kuzey tarafında bulunan Entekkeliler Dergahı ve Türbesidir. Bu dergah Marifi-Rifai şeyhi Vehbi Efendi tarafından 1833 tarihinde yaptırıldı. Manisa’daki bu Rifai tekkesiyle İbrahi Çelebi Camisi karşı karşıyadır. Bu tekkenin üçüncü şeyhi Hüseyin Kemaleddin Efendi (ö. 1951), bu camide uzun yıllar “Cuma Hatipliği” yaptı (Bkz. Necdet Okumuş, Manisa Rifai Dergahı Entekkeliler, 2003).
Ayrıca bu tekkenin bir geleneği olarak Mirac kandillerinde, İbrahim Çelebi Camisi’nde okutulan mevlidden sonra süt ikram edilir. Onun için halk arasında bu mevlide “Süt Mevlidi” denir. Bu uygulama (pandemi döneminde ara verilmişse de), tekkenin varisleri tarafından günümüzde de devam ettirilmektedir.

1 yorum

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.