15 Temmuz darbe girişiminin artçı sarsıntıları devam ediyor. FETÖ mensuplarının kayıtsız şartsız lidere bağlı olmaları, onun işaretiyle Türkiye’yi kaosa sürüklemeye kalkışmaları, insanları düşündürmeye başladı. Buradan hareketle, bir merkez şahsiyete bağlanmayı gerektiren oluşumlar sorgulanır oldu.
Oysa her bağlanma kötü değildir.
Mesela Gabriel Marcel’e göre bağlanma, “ben”in “sen” ile aracısız, içten ve sırlı ilişkisidir. “Mutlak sen” olan Tanrı’ya yücelişin başlangıcıdır.
Yanlış örneklere bakarak bağlanmanın her türünü kötülemek doğru değildir.
Tasavvuf bir olgunlaşma yoludur.
Bunun için bir “model şahsiyet”e, mürşide bağlanmak, onu örnek almak gerekir.
Bağlanmak isteyene “mürid” denir. Bu kelimenin sözlük anlamı iradesi olan, isteyen demektir.
Dolayısıyla bu bağlanma edilgenlik değildir.
Aksine kamil mürşidin rehberliğinde, müridin zaaflarından arınıp kendi cevherini keşfederek, bütün potansiyelini devreye sokması, verimli ve aktif hale gelmesi söz konusudur. Tasavvuf eğitiminin amacı güzel ahlak, cömertlik, sevecenlik, Yaradan’dan dolayı yaradılmışı sevme noktasına ulaşmaktır.
Tasavvuf uygulaması bizim tarihimizde denendi ve olumlu sonuçlar verdi. Bizim kültürümüz tasavvuf rengi taşır. Anadolu ve Rumeli’de biz bu kültür ve anlayışla medeniyet kurduk.
KÖTÜ ÖRNEK ÖRNEK DEĞİLDİR
Tasavvufun amacı kişiyi kendi nefsinden kurtarıp gerçek özgürlüğe ve Hakk’a ulaştırmaktır.
Onun için tasavvuf kurumları olan tarikatların politikayla ilgisi olamaz.
Tasavvufta birine bağlanmak, ona köle olmak değildir. Rehber durumundaki kimse, insanların körü körüne kendine bağlanmasını istemez. Amaç, onları manevi eğitimle kötü huylarından, bencillikten, kibir ve gururdan kurtarıp ahlaklı, olgun ve özgür kişi haline getirmektir.
Felsefe doktorası yapmış olan Göbbels, Hitler’in bakanıydı ve ona delicesine bağlıydı.
1945’te Hitler intihara karar verdiğinde “Führersiz hayat yaşamaya değmez” diyen Göbbels, önce eşini ve küçük çocuklarını zehirledi sonra intihar etti.
FETÖ hareketinin iç yüzü ortaya çıktıkça; soru çalma, adam kayırma ve devlete kumpas kurma gibi pek çok ahlak dışı davranış görünüyor. Bu gibi sapkın hareketleri reddederken, fırsatçılık yapıp, tasavvufu da karalamaya kalkmak insafa sığmaz.
Her bağlılık bir değildir. Tasavvufla bunlar karıştırılmamalıdır.
Ayrıca tasavvuf kurumları olan tarikatlar 80 yıldır resmen kapalı. Dolayısıyla gerçek temsilcileri pek azdır. Varlığı kabul edilmeyen bir kurumun denetimi mümkün olmaz. Mustafa Kara’nın ifadesiyle bugün “adı şeyh olanların yüzde 90’ı şeyh değildir.” Her değerli şey taklit edilir.
Bazı kötü hekimler sebebiyle tıp bilimine karşı çıkılmaz. Gülün hastalıklarına değil, gülün bizzat kendisine bakılmalıdır.
Unutmamalı ki, tasavvufun özüne ve gerçek temsilcilerine bu toplumun her zaman ihtiyacı olacaktır.
Bir yanıt bırakın