Zor günler yaşıyoruz. Hain pusularla can veren gencecik vatan evlatlarının her birinin acısıyla içimiz kan ağlıyor. Metin ve sağduyulu olmaya mecburuz. Bütün bunlar büyümemizi ve güçlenmemizi istemeyen odakların işi. Ama biz büyümeye devam edeceğiz.
İşte bir örnek: Ekonomik ve kültürel bakımdan güçlü devletlerin bazı şehirlerimizde kültür merkezleri bulunmaktadır. Artık bizim de böyle merkezlerimiz var. Adı Yunus Emre Enstitüsü. Halen 34 ülkede 50’ye yakın merkezimiz açılmış durumda. Sayıları her geçen gün artmaktadır. Bu enstitüler bir devlet vakfı marifetiyle 2009’dan itibaren açılmaya başladı.
Amaç şu: Türk dilini, kültürünü ve sanatını tanıtmak, Türkiye’nin diğer ülkeler ile dostluğunu geliştirmek, kültürel alışverişini arttırmak, bununla ilgili yurt içi ve yurt dışındaki malzemeyi dünyanın istifadesine sunmak; Türk dili ve kültürü alanında bilgilenmek isteyenlere yurt dışında hizmet vermek. Yunus Emre Enstitüleri’nde isteyen yabancılara Türkçe öğretilmektedir. Ayrıca farklı ülkelerdeki eğitim kurumlarıyla işbirliği yapılarak Türkoloji bölümleri ve Türkçe öğretimi desteklenmektedir. Bu merkezlerde kültür ve sanatımızı tanıtmak amacıyla birçok etkinlik düzenlenmekte, uluslararası zeminlerde ülkemiz temsil edilmektedir.
Neden Yunus Emre?
Enstitü, adını bir Anadolu mutasavvıfı olan Yunus Emre’den almıştır. Çünkü Yunus insani değerleri, insan sevgisini ve toplumsal barışı temsil eden bir sembol isimdir. Dolayısıyla bu kurum, dünyaya Türkiye’nin kültür ve sanatını tanıtırken, Yunus dilini kullanarak sevgi ve barışı yaymayı hedeflemektedir.
MUHTEŞEM ŞÖLEN
Enstitü 22 Ağustos 2015 günü İstanbul Ülker Sports Arena’da bir büyük şölen düzenledi: “1000 Yılın Sesi Türkçe Bayramı”. Dünyanın dört bir köşesindeki merkezlerimizde Türkçe öğrenen gençler bir araya getirildi. Etkili bir sahne çalışması ile bütün dünyaya Türkiye’den ve Türkçe ile barış, sevgi, dostluk mesajları verdi. On bölümden oluşan gösteri muhteşemdi. En son sahne sanatı teknikleri kullanılmış. Yer yer esrarlı ve fantastik görüntüler, ışık ve ses oyunları ile seyirciyi etkilemeyi başardı. Tarihten günümüze Türk kültür tarihinden esintiler sunuldu. Dilimizi yeni öğrenmiş yabancı gençlerin hafif aksanlı Türkçeleri ayrı bir renk kattı.
Gösteri şu videodan seyredilebilir: https://www.youtube.com/watch? v=SwsK5xkiqXM
Açılış ve finalde Dede Korkut rolündeki Semih Sergen, kostümü ve Dede Korkut uyarlamalarıyla büyük başarı gösterdi. Şöyle bitirdi: Koyunlar kuzusundan, analar yavrusundan ayrılmasın. Tarlalar ekinsiz, çocuklar babasız kalmasın. Yuvalar yıkılmasın, bahçeler bozulmasın, kan akmasın, zulüm olmasın. İnsanlar tanış olsun, biliş olsun, kardeş olsun heey! Ülkemizde dirlik olsun, birlik olsun, yürekler kenetli, evler şenlikli olsun Hanım heey!
Bir yanıt bırakın