Ahmet Şerif İzgören’in kişisel gelişim, beden dili, iletişim gibi konularda İzmir’de konferansları olduysa da dinlemek nasip olmamıştı. Oysa bir hayli meşhur ve alanında çok başarılıymış. Youtube’taki videolarının her biri bir başka güzel.
Kitaplarından üçünü okudum. Kolay okunan, bilgi, kültür, irfan yüklü sayfalar. Özelliği ise, bunları sıkmadan, eğlenceli bir üslupla anlatması. İyilikleri, güzellikleri, insanımızın meziyetlerini yazmış. Ama öğüt verme ve vaaz tarzında değil. Gayet doğal, sade bir dille, arkadaş sohbeti tadında.
İlk okuduğum kitabı 2006 tarihli ve 20. baskı. Adı: Şu Hortumlu Dünyada Fil Yalnız Bir Hayvandır. Böyle uzun kitap ismi olur mu? Olmuş işte. Hikayesi şöyle: Bir yabancı dil sınavında çevirisi istenen cümle şu: “Elephant is the only animal in the world with a trunk”, yani, “Fil, dünyada hortumu olan tek hayvandır”. Sınavcılardan biri şöyle çevirmiş: Şu hortumlu dünyada fil yalnız bir hayvandır. Yazarımız esprili bir insan, tutmuş bu cümleyi kitabına isim yapmış. Alt başlığı: İletişim, başarı ve hayat üzerine.
A.Ş. İzgören İzmir doğumlu. Kuleli Askeri Lisesi ve Hacettepe Üniversitesi mezunu. Zaman yönetimi, finans, liderlik, beden dili, yönetim modelleri, satış ve pazarlama, iletişim, stres yönetimi, motivasyon, yaratıcı liderlik, vb. konularda eğitim ve seminerler vermektedir. Yurt içi ve yurt dışında 500’ü aşkın seminer vermiş.
Elma Yayınevi’nden çıkan kitaplarından bir kaçı: Avucunuzdaki Kelebek, Şu Hortumlu Dünyada Fil Yalnız Bir Hayvandır, Dikkat Vücudunuz Konuşuyor, Süpermen ve Uğur Böceği, Süpermen Türk Olsaydı Pelerinini Annesi Bağlardı, Hıdır Kişisel Gelişiyor, Uçan Halı Babam, İş Yaşamında 100 Kanguru.
Kitabında cenazesine gittiği amcasını anlatır: “Amcam son derece mütevazı geliri olan Bağ-Kur emeklisi bir berberdi. Cenaze günü, o ana kadar hiç bilmediğim şeyler öğrendim. Mahalledeki bütün yaşlıların odunlarını kırıp taşıdığını, kasabanın uzak bir ucunda kötürüm kalan bir insanı beş yıl boyunca düzenli olarak gidip tıraş ettiğini ve bir kuruş para almadığını, dükkanında tıraş olanların yarısından fazlasından maddi durumu iyi değil diye düşünüp hiç ücret almadığını ve bunlar gibi irili ufaklı birçok iyiliğini öğrendim. Nasıl temiz, dürüst bir insan olduğunu hep bilirdim ama kendisinin hiç anlatamayacağı birçok şeyi gördüm.”
BORCU BİTİREMEZ
Uçan Halı Babam kiatbından: Sene 1954, Demircili yoksul bir ailenin çocuğu olan Erdoğan İzgören, Manisa Lisesi’ne kaydolur. Özel bir öğrenci yurdunda kalır. O zamanlarda banka, havale gibi imkanlar yoktur. Ailesi gelip giden bir tanıdıkla para gönderir. Bir seferinde para gecikir. Yurdun paragöz sahibi, taksiti geciktiği için Erdoğan’ı dışarı atar.
Okul sonrası gece Manisa’da parkta yatar. Ertesi gün Lise’nin edebiyat öğretmeni Nazik Erik akşam vakti bir faytonla evine gitmekteyken parkta üzgün oturmakta olan çalışkan öğrencisini görür. Arabayı durdurup yanına çağırır. Eve kadar nazikçe, yoluyla yordamıyla sorgular ve durumunu anlar. “Evde ekmek kalmamış” diyerek yüklüce bir para verir, Erdoğan’ı bakkala gönderir. Erdoğan dönünce paranın üstünü vermek ister. Hoca almaz ve ödeme yolunu şöyle anlatır:
“İşe başladığın zaman, etrafında ihtiyaç içinde dürüst öğrenciler olacak, parayı onlara ödeyeceksin. Erdoğan ayrılır, ağlaya ağlaya gidip yurdun parasını yatırır.” Yakınlarının anlattığına göre o, borcunu ödeye ödeye bitirememiş.
Bir yanıt bırakın