BİZ DAHA MEDENİYİZ

Kürşad Oğuz’un hazırladığı “Gündüz Feneri Gündüz Vassaf’la Nehir Söyleşi” (Alfa, 2011) kitabından.

Gündüz Bey Türkiye’de gecekondu gerçeğinin daha insani olduğunu belirtir.
Gerçi İstanbul’da gecekondu semtleri kentsel dönüşümle değişmişse de varoş bölgelerinde aşağıda tasvir edilen durum halen geçerlidir. Aynen aktarıyorum:

Brezilya’da favelalar (bir tür gecekondu olmalı. MD) cürüm yuvası. Ama buradaki (İstanbul’daki MD) gecekondular değil. Başta, bu kültüre özgü bir birliktelik, dayanışma vardı. Aynı köyden insanlar, akrabalar yan yana gelirdi. Belki dinin etkisi vardı, aile yapısı farklıydı.
Bizimkilerde kimin kimden çocuk yaptığı çok önemli. Favelalarda ya da New York’taki zenci mahallelerinde kimin kimden çocuk yaptığı pek belli değil.
Kadın hamile kalır çünkü seks hayatı çok serbest. Başka şehirlerde hep bölünmüş, bozulmuş, parçalanmış aileler. Yani farklı bir yapısı var İstanbul’daki gecekonduların.
Pırıl pırıldır gecekondunun içi mesela, tertemizdir. Burjuva evinden daha temiz, daha derli topludur.

BİZDE EVLER TEMİZDİR

Halbuki yabancı şehirlerde böyle evler alkolik yuvasıdır, pistir, kokar. Üstü başı pistir orada yaşayanların. Kaymıştır hayatları. Burada hiç hayatı kaymış bir mahalleli yoktur. Sadece yoksul, hizmetin gitmediği bir mahallede olduğunuzu bilirsiniz. Eskiden Türkiye’de şehirciler, sosyal bilim okuyan mimarlar bu konuda çalışırdı. Mete Tapan’la konuşun mesela, gecekondular için çok farklı modeller vardı. Bahçesiyle, kümes hayvanını koyacağı yeriyle, aile büyüdükçe binayı genişletebileceği yapılar. Neden? Çünkü aile büyüyor, bir oda daha yapıyorlar ve ailenin bütünlüğü sağlanıyor. Çok daha ekonomik bir yaşam biçimi. Yine bir mutfak var, belki ikinci tuvalet oluyor ama anlamsız bir tüketim tekrarı olmuyor. Bir tane televizyon yetiyor. Ha üç kişi seyretmiş ha sekiz. Ve organik şekilde büyüyor ev. Kendi yaşadıkları zevkleri, değerleri getirebiliyorlar. Oysa şimdi yabancı, 10. katta bir evde. Kapılar sımsıkı kapalı, tek tip totaliter bir yaşam biçimi. Göç engellenemediğine göre, buralara daha insani koşullara sokulabilir. (s. 314)

AMERİKADA TIP VE TABİPLER

Gündüz Vassaf uzun süre kaldığı ABD’deki hekimleri anlatır:

Doktorlar daha çok tıp fakültesi kurulmasını istemiyor, daha çok para kazanmak istiyorlar. Ama nüfus arttı, daha çok doktor lazım. Bu doktorlar ne kadar para kazanmak isteseler de tatil de istiyorlar.
Onun için ne yapıyorlar? Doktor ithalatı. Nijerya’dan, Türkiye’den, Yeni Zelanda’dan daha düşük maaşa çalışan doktorlar geliyor Amerika’ya. Genellikle geçici ruhsatla çalışıyorlar. Diyelim Massachusetts Eyaleti’nde geçici ruhsatla üç yıl çalışabiliyor, oradan göçmen işçi gibi Minnesota Eyaleti’ne gidip üç yıl da orada çalışıyor. Her yerde çalışma hakkını alabilmesi için Amerikan tıbbiye mezunlarının geçtiği bir sınavı geçmesi lazım ki, kolay bir sınav değil. Zaten okulu bitireli 20 yıl olmuş. Kapitalist düzende koruyucu hekimlik yok. Çünkü koruyucu hekimlikten kimse para kazanmıyor.
Toplum kaybediyor, topluma maliyeti çok yüksek ama o yüksek maliyet sigorta, ilaç şirketlerinin lehine.

4 yorum

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.