Cemaatler – 7

Günümüzde Türkiye’de çeşitli dini cemaatlerin varlığı bir gerçek. Bunlar bazen hayırlı işler yapıyorlarsa da bazen de çeşitli şikayetlere konu olmaktalar. İsmail Kara Resimli Cumhuriyet Din Kitabı‘nda cemaatlerin varlık sebebini şöyle açıklar:

“1924’te medreselerin, 1925’te tekkelerin kapatılması ve mensuplarının, onların zihniyet dünyalarının, çevrelerinin, farklı dil ve üsluplarının, dış görünürlüklerinin gayrimeşru hale getirilmesi (ki böyle bir karar ve uygulama İslam ülkeleri arasında sadece Türkiye’de olmuştur) büyük bir geleneği, birikimi ve kültürü taşıyan, herkesi içine alabilecek kadar geniş yelpazesi olan bu yapıları ortadan kaldırmakla kalmamış her bakımdan daha dar vasıflara sahip, daha zayıf ve savunma, korunma amaçlı, dolayısıyla daha katı ve tamamen veya kısmen gizli cemaat yapılarının vücut bulmasına zemin hazırlamıştır.” (s. 812)

Yazarımız önce olumlu yönlerine değinir: “Cemaatler fikri ve fiili yapıları itibariyle sadece kendilerini korumakla kalmamış, daha umumi manasıyla Türkiye’de dini alanın ve dindarlığın, geleneksel ve modern din eğitiminin ve camiler başta olmak üzere hayır kurumlarının, dindarane yaşayışın, maneviyatın, dayanışmanın, mütedeyyin dilin ve üslubun… da devamına, değişerek gelişmesine, giderek meşrulaşmasına zemin hazırlamış, destek vermiştir.”

CEMAAT ELEŞTİRİSİ

Sonra eleştirir: “Cumhuriyet devrinin cemaat ve tarikatlarının koruyucu ve sürdürücü tarafları kadar katılaştırıcı ve ayrıştırıcı tarafları da vardır. Bu ikinci vasıf içeriye doğru bir avantaj gibi gözükse de dışarıya doğru bir zaaf özelliği kazanır. Fakat dışarıdaki zaaf kendi cesameti ve ağırlığında içerden farkedil(e)mez” (s. 813)

“Cemaatlerin maneviyat ve hissiyatı bir tarafa bilgi, anlama ve yorumlama kapasiteleri, entelektüel donanımları umumiyetle zayıf ve çelimsizdir, ortalama üstü yönleri de tek tiplidir. Yapısal olarak taşıdıkları bu türden zaafiyetler ve yetersizliklerle maddi ve organizasyon başarıları, yayılma kapasiteleri, hizmet aşkları arasındaki orantısızlıkları ve mesafeyi de enerji transferini mümkün kılan güç kaynağı ‘dava’ ve kendince ‘hakkı temsil’ kapatır. Eski veya yeni/modern cemaatlerin, gelenekçi veya radikal karakterli yapıların becerikli, iş bitirici, siyaset, ticaret ve bürokraside, hatta üniversitede başarılı ve mütehammil, hizmete amade ve fedakar birçok insan yetiştiren bir bahçe, bir vasat olamayışları da bu orantı dengesizliklerinin ortaya çıkardığı durumla alakalı olmalıdır.” (s. 816)

DİYANET VE CEMAATLER

“Kuruluşundan bugüne kadar Diyanet’in ana görevleri arasında cemaat ve tarikatların din anlayışlarını tadil ve tashih etmek, değiştirip dönüştürmek olmasına rağmen onları kendi bünyesinde tutmaktan da hiçbir zaman vaz geçmemiştir. Kurumun bütün tarihi boyunca yüzlerce şeyh, halife, cemaat büyüğü, önderi Diyanet mensubu ve devlet memuru olarak görev yapmıştır, yapmaktadır.”

Aynı şekilde “..yakın tarih tetkik edildiği zaman da çelişik fakat benzer bir manzara ile karşılaşılacaktır. Diyanet’in din anlayışına karşı olmak, uygulamalarını tenkit etmek, devletin aleti olmakla suçlamak fakat aynı çatı altında yer almak için ısrar etmek, hatta bunun için can atmak” da cemaatlerin bir özelliğidir. (s. 820-21) (Devam edecek)