İzmir’in Menemen ilçesinden 29 yıllık imam H.E’nin eşinin uzun süredir çektiği baş ağrısına doktorlar çare bulamaz.
Komşularının tavsiyesi üzerine “Cinci Hoca” lakaplı kişiye gider.
Cinci Hoca eşinin doğum tarihi, ismi, ana baba adını sorar ve gece bakıp ertesi gün cevap vereceğini söyler. Ertesi gün arar ve ‘Sizin hastanız benim hastam, bende şifa bulacak, 6 ay içerisinde anasından doğduğu gün gibi tertemiz olacak. Maliyeti de malzeme alacağım için 3 bin 750 lira” der.
Cinci Murat B. bir gün imam H.E.’ye karın ağrısı çeken kızını da iyileştireceğini, onun için de 9 bin 200 TL masraf olduğunu bildirir. İmam bankadan para çekip istenen miktarı verir, yeter ki kızım iyileşsin diye düşünür.
Cinci madeni bulmuştur, H.E.’nin eşi ve kızının sürekli korunması için bir “dede” bulduğunu, maliyetinin 2 bin 350 olduğunu söyler. H.E. kabul eder, fakat birkaç gün sonra “dede”nin fiyatı her nasılsa 39 bin 750 liraya yükselir. Fiyat fazla gelirse de Cinci ‘hastalık geçmez o zaman’ der.
H.E. arabasını satar, eş dosttan borç bulur istenen parayı denkleştirir. Fakat dede mede geldiği yok. Cinci tekrar para isteyince H.H. nihayet uyanır, şikayet eder ve cinci Murat B. tutuklanır ama 1,5 yıllık süreçte kaptırılan para 110 bin lirayı bulmuştur. (8.08.2015Habertürk)
Tıp öğrencisi
Hacettepe Ü. Tıp Fakültesi öğrencisi, Sıhhiye Köprüsü’nde karşılaştığı 18 yaşında bir genç tarafından dolandırıldı.
Genç, “Ben Hızır’ım, sen seçilmiş kişisin, senin annenin adak kurbanı var, ben bu adağı almaya geldim.
124 bin peygamber için 124 lira vereceksin” diyerek öğrencinin parasını aldı.
Daha sonra aynı genç, Şekerci Baba Türbesi’ne gelmesini istediği mağdura, “Annenin kurbanı var, almaya geldim” diyerek, bir miktar daha para istedi.
Öğrenci, cep telefonunu 70 liraya sattı ve son parası 40 lirayı da üzerine koyarak gence verdi.
Başka bir gün öğrenciyi Taceddin Dergahı’na çağırdı. “Fakire götüreceğim” diyerek 70 lirasını daha aldı. Ardından gencin bin lira daha istemesi üzerine şüphelenen üniversite öğrencisi, şikayetçi oldu.
(26.06.2015Hürriyet)
Saflık, çaresizlik
Birinci olayda belirleyici sebep olarak insanların çaresizliği öne çıkar. Tıp alabildiğine ilerlemesine rağmen deva bulunamayan hastalıklar az değildir. Bu gibi durumlarda denize düşen yılana sarılır misali yanlış yollara gidilebiliyor. Ne yazık ki çaresizliği istismar eden her türden bir yığın açıkgöz vardır. Her iki olayda bilgisizliğin ve saflığın etkisi büyüktür.
İnsanların bazen aklı tutulur. Okumuş yazmışlık, yüksek tahsil de fayda vermez.
“Kimliğiniz terör örgütünün eline geçmiş” yalanıyla telefonda pek çok kişi dolandırıldı. Aralarında meşhur profesörler de var. Bunlardan bir kısmı “o sırada insan adeta hipnotize oluyor” dedi.
Benzeri dolandırıcılık hala devam ediyor.
Bir yanıt bırakın