Başlık meşhur İslam filozofu Farabi’nin (872-950) “el-Medinetü’l-Fadıla” adlı kitabının Türkçesidir. Bizim filozoflarımız ve mutasavvıflarımızın devlet ve siyaset felsefesi üzerinde ciddi görüşleri vardır. Onların önceliği yönetimle insanı birlikte ele almaları, iyi yönetimin erdemli (faziletli) insanla kaim olduğunu dile getirmeleridir.
FARABİ
Farabi “erdemli şehir ile tam sağlıklı beden” arasında ilişki kurar. Nasıl ki bedenin organları arasında hiyerarşik bir bağ söz konusu ise, aynı şey sağlıklı bir bedene benzeyen erdemli şehir için de söz konusudur. Mutluluk erdemli şehrin belirleyicisidir. Amacı mutluluk olan bir şehir erdemlidir.
Farabi’ye göre her insanın belirli ihtiyaçları vardır. İnsanlar bu ihtiyaçlarını tek başlarına karşılayamazlar. Bu konuda diğer insanlara ihtiyaç duyarlar. Her şehirde mutluluk ve erdem yakalanamaz, sadece insanları birbirine yardım eden şehirlerde (erdemli şehir) mutluluk ve erdem geçerlidir. Yine ona göre; birbirlerine yardım eden şehirler erdemli milleti oluşturur.
Farabi insan bedeninde kalbe öncelik verir. Diğer organlar ona tabidir. Bu organlardan biri bozulduğunda bu bozukluğun giderilmesini sağlayan kalptir. Aynı şekilde şehrin yöneticisi de şehrin kalbi durumundadır.
YÖNETİCİNİN ÖZELLİKLERİ
Erdemli şehrin yöneticisi sıradan bir kimse olamaz. Farabi bu konuda birçok özellikler sayar. Bunlardan birkaçı şöyledir:
Yönetici yaratılış bakımdan idareciliğe yetenekli olmalı. Yönetici, kendisine söylenen her sözü kolayca anlayabilmeli, unutkan olmamalı. Çok zeki, uyanık ve sezgisi güçlü olmalı. İfade kabiliyeti iyi, bilgi edinmeye hevesli bulunmalı. Doğruyu ve doğru insanları sevmeli, yalandan ve yalancıdan nefret etmelidir. Yeme, içme ve cinsel zevkler peşinde koşmamalı. Para ve madde peşinde koşmamalı. Yüksek ruhlu, şeref ve vakar sahibi olmalı, düşük tabiatlı olmamalıdır.
Yönetici adaleti ve adil insanları sevmeli, baskı ve zulümle hareket eden insanlardan nefret etmelidir. Başkalarına karşı insaflı olmalıdır. Mazlumlara acımalı, güzel, asil ve doğru gördüğü şeyleri desteklemeli. Yapılmasını istediği şey konusunda ısrarcı, azimli olmalı, korku ve zaaf göstermeksizin cesur bir şekilde onu gerçekleştirmelidir.
İBN-İ ARABİ
Muhyiddin İbnü’l-Arabi’nin (1165-1240) Tedbirat-ı İlahiyye adlı eseri meşhurdur (bkz. İz yayıncılık). Kitabın tam adının Türkçe karşılığı “İnsan memleketinin Islahı Hakkında İlahi Tedbirler”dir. Burada hem devlet yönetimi, hem de kişinin olgunlaşma yolunda kendini eğitmesi üzerinde durulur.
İnsanın manevi kemali elde etmek için göstereceği gayret ile bir idarecinin halkını yönetme konusunda ortaya koyacağı çaba arasında paralellik olduğu belirtilir.
İbni Arabi insan vücudu ve onun güçlerini, bir idareci ile şehre ve halkına benzetir ve beden ülkesinin nasıl yönetilmesi gerektiğini anlatır. Bu benzetme sadece şehir ve insanla sınırlı değildir; aslında bütün varlık alemi bir şehirdir, bir ülkedir. Hepsinin düzelmesi ve yönetiminde benzer kurallar geçerlidir.
Bir yanıt bırakın