Prof. Dr. M. Cemal Sofuoğlu, Kütahya Simavlı. Kestanepazarı Kur’an Kursu ve İzmir İmam-Hatip’te okudu. Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ni bitirdi. Mısır’da bulundu. Dokuz Eylül Üniversitesi’nden emekli oldu. Alanı Hadis bilimleri idi. Fakat o her şeyden önce bir genel kültür insanıydı.
Halkın dini bilgi ihtiyacını karşılayan iki kitabı çok baskı yaptı: Açıklamalı Büyük Dua Kitabı ve İslam Dini Esasları -Yeni Bir Bakış Yeni Bir Yorum.
Son 10-15 yılını Kur’an meali çalışmalarıyla geçirdi. Yüce Kur’an ve Açıklamalı Yorumlu Meali adlı esere çok emek verdi. Abdülkadir Şener ve Mustafa Yıldırım’la birlikte hazırladıklar bu Kur’an tercümesinde asıl motor vazifesini Cemal Sofuoğlu gördü. İki arkadaşını hep ısrarla takip ve teşvik ederek çalışmayı tamamladılar. Eser yeterince alaka buldu. İlk baskısı 2008’de çıkan bu Kur’an tercümesini o haliyle bırakmadılar. Her yeni baskıda önce fark etmedikleri hususları ilave ettiler.
Kur’an meali Cemal Bey’i farklı meraklara yöneltti. Eski kavimlerin tarihi, arkeolojik bulgular, antropoloji konularını bıkıp usanmadan takip etmeye başladı. Yeni okuduğu bir kitabı, bu konularda ulaştığı bir bilgi ve haberi heyecanla paylaşırdı.
*
Bunlar hayatının maddi çizgileri. Cemal Sofuoğlu’nu farklı kılan ne idi dersek: C. Sofuoğlu sanatkar ruhluydu, şiiri, edebiyatı, musikiyi, hattı, resmi severdi. Elinden geldiği ölçüde bu alanın mensuplarını destekler, teşvik ederdi. Bir sergiden bir eser satın alarak sanatkarına destek verirdi. Sanat adamlarına itibar gösterir, onlarla dostluklar kurardı. Türkülerimizdeki duygu ve irfan zenginliğine hayrandı.
Güler yüzlü, duygulu, sevecen bir kimseydi. İnsanlarla konuşmaya, dostluk kurmaya önem verirdi. Açık görüşlü, hür düşünceli ve aydınlık kafalıydı. İnsanımızın bağnazlıkları, tembellikleri, taassubu ve vurdumduymazlığına çok üzülürdü. O, meselesi olan insandı. Türkiye’nin dini ve fikri hayatının daha canlı olması için yapamayacağı yoktu.
O farklı bir ilahiyatçı idi. Kendini, alanıyla sınırlandırmamıştı. Tarih, iktisat, özellikle sosyoloji ile desteklenmemiş bir ilahiyatın eksik kalacağına inanmıştı. Bu alanların insanlarını konferans vermeye çağırırdı. Öğrencilerini de bu yönde teşvik ederdi.
O bir eylem adamıydı, aktif idi. Kültürümüzün temel meseleleriyle ilgili bir kitap, bir roman, bir çalışma çıkınca, ne yapıp eder, yazarını çağırarak bir toplantı düzenlenmesini sağlardı. Böylece bir düşünce sinerjisinin oluşmasına zemin hazırlardı.
*
Bu güzel insan 72 yaşında, sağlıklı ve dinç idi. Her gün muntazaman uzun yürüyüşler yapardı. Ama “Rabbine dön” emri geldi ve 31 Ağustos günü ruhunu teslim etti.
Eşine ve evlatlarına sabır, sevenlerine baş sağlığı diliyorum. Cenazesi bugün öğle namazından sonra İlahiyat Fakültesi Camii’nden kalkacaktır. Ruhu şad, makamı cennet olsun.
Bir yanıt bırakın