Fatiha bekleyen kitaplar

Resimdeki metinde şunlar yazılı:

“Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Kütüphanesi yazmalar kısmında kütüphanecilik yapmağa bağladığın ilk günlerdeydi. Elime aldığım, her kitapta ya müellif, ya mütercim veya müstensih ve hatta kitaba bir zamanlar sahip olmuş kimselerin Fatiha istekleriyle karşılaşıyordum. Bazısını yerine getirdiğim bu isteklerin tesiriyle olsa gerek, bir gece bir rüya gördüm.

Raflarda dizili duran kitapların bir kısmı sırmalı, bir kısmı da yeşil çuha örtüyle örtülü tabut veya sanduka ve diğer bir kısmı da mermer nazar taşları şekline giriyorlar, hep bir ağızdan ve uhrevi bir sesle “Fatiha” okumamı istiyorlardı.

Uhrevi bir hava içinde biraz da haşyetle uyandım. Ertesi günden itibaren hey sabah kitapların bulunduğu yere girerken ve her akşamüstü oradan ayrılırken birer “Fatiha” okumayı adet edindim. Milli Kütüphane Yazma ve Nadir Eserler Uzmanı Dr. Müjgan Cunbur.”

YAZMA ESERLER

Müjgan Cunbur (1926-2013) Ankara Milli Kütüphane’nin efsanevi genel müdürüdür. Gönlü zengin, inançlı biriydi. Yukarıdaki yazıdan anladığımıza göre, bir süre Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Kütüphanesinde çalışmıştır.

Baştaki yazıda yer alan bazı kelimelerin anlamı; müellif, yazar; mütercim, çeviren; müstensih, elyazması bir kitabın kopyasını çıkaran kimse demektir.

Matbaa yaygınlaşmadan önce bütün kitaplar özel bir kağıda, özel bir mürekkeple ve elle yazılırdı. Yazma eserlerin okunması bugün uzmanlık isteyen bir iştir.

Kütüphanelerimizde yüz binlerce el yazması eser bulunmaktadır. Rahmetli Prof. Ali Yardım (1938-2006) İzmir Milli Kütüphane’deki 4 bin yazma eserin kataloğunu çıkarmıştı.

FATİHA

Fatiha suresini yediden yetmişe hemen her Müslüman bilir. Beş vakit namazın her rekatında okuduğumuz Fatiha, Kur’an-ı Kerim’in ilk suresidir. Bu sure Kur’an’ın özü olarak kabul edilir. Burada, sanki insanla Yaradan arasında bir diyalog söz konusudur. Geleneğimize göre Fatihayı her vesileyle okumak çoğumuzun başvurduğu bir adettir. Bunun insana manevi bir güç verdiği muhakkaktır. Ama anlamını bilirsek daha iyi olur.

Fatiha suresi Allah ile kul arasında bir tür sözleşme ve antlaşma olarak değerlendirilir. Allah-insan ilişkisinin mahiyetini ortaya koyar ve bunun hangi kurallara bağlı olarak sürdürüleceğini öğretir. Ayrıca söz konusu ilişkinin tek taraflı olarak kulun gayretiyle değil mutlaka Allah’ın hidayet ve yardımıyla sağlanacağını vurgular.

Bizde bin yıldan fazla bir zamandan beri ölmüşlere Fatiha okumak, köklü bir gelenek haline gelmiştir. Okumanın sevabı okuyana ait olmakla beraber Fatiha okunmasından ölünün ruhu da ferahlık duyar. Mezar taşlarında “ruhuna el-Fatiha” yazılması, o mezarı ziyaret edenlerin Fatiha suresini okumalarına vesile olmak içindir.

Arif Nihad Asya, şairane bir anlayışla şöyle der: “Mezarlıktan geçiyordum; bir Fatihanın sevabını paylaşmak için ölülerin kavga ettiğini duydum.”

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.