Urla İskelesi’nden çıkıp sahil boyunca yürümenin ayrı bir zevki var. Sağınız pırıl pırıl deniz, solunuzdaki hafif yamaç arazide yazlık evler, villalar var. Kimi bakımlı kimisi bakımsız. Ama sade ve doğal bir manzara, izdihamdan uzak, kalabalığın kirletmediği hoş bir yer.
Her mevsimde sahil boyunca devam eden kaldırımda yürüyüşe çıkanlar, bazen banklarda oturmuş sevgililer, balık tutan birkaç ihtiyar görülebilir. Dingin, saygılı, oldukça medeni bir atmosfer hissedilir.
Epeyce bir yürüyün, hafif bir kıvrımla yol devam eder. Az ileride denize doğru bir çıkıntı, bir burun. Onun solunda sivri bir kayalık, üzerinde devamlı dalgalanan bir Türk bayrağı. Burası Gelinkaya…
İsmini bir aşk hikayesinden alır. Vaktiyle civar köylerden birinde iki genç birbirlerini delice severler. Kızın ailesi evlenmelerine razı olmaz, onlar da kaçarlar. Baba kovalar, denize gelince oğlanla kız atlar ve yüzerek uzaklaşır. Çaresiz kalan baba “Taş olasın” diye beddua eder ve iki sevgili taş olur. O gün bugündür bu yükseltiye “Gelinkaya” denir. Sahil yolu için dolgu yapılmadan önce Gelinkaya denizin ortasında idi.
DOĞAL VE SAKİN
Sahilde çay bahçeleri var. Başlangıçta iki taneydi, son bir iki senede sayıları arttı. Biz bunlardan Gelinkaya Cafe’ye alıştık. On yıldır yaz kış eşim ve oğlumla ayda birkaç kez gideriz. Cumartesi pazar çok kalabalık olur. Park etmiş araba kuyruğu nerdeyse bütün sahilli kaplar. Hafta içinde daha rahattır.
Gelinkaya Kafe’yi Nevşehirli Muhteşem Erbaş ve kardeşi işletiyor. Ağır başlı, işine yoğunlaşmış Anadolu insanları. Garsonlar güler yüzlü ve gayretli gençler. Çevrede oturan üniversite öğrencileriymiş bunlar.
Neden özellikle burayı tercih ediyoruz? Alışkanlık olsa gerek. Burası daha doğal, iğde ağaçları var, Mayıs ayında çiçekleri harika bir koku yayar. Sonbaharda isterseniz meyvelerini de yiyebilirsiniz.
Muhteşem ve kardeşi gelişmeye açık insanlar. Talep arttıkça masa ve sandalyeleri yenilediler. Kış için portatif kapalı bir bölüm yaptırdılar. Plaj şezlongları aldılar. Bir şikayetleri var: Buralara çalışma ruhsatı verilmiyormuş. İşgaliye olarak bir para ödüyor, ama ruhsat yok.
Denizin tam kenarından itibaren sıra sıra masalar. Bir metre yükseklikte duvar örülmüş, aşağısı deniz. Genellikle temizdir, pırıl pırıl, dipteki kumlar görünür. Bazen kıvrak hareketlerle küçük balık sürülerinin geçtiğine bile rastlanır.
Çok defa kıyıda ördekler yüzer. Onlara ekmek parçaları atmak bir zevktir. Koşturur, yarışır, yakalamaya çalışırlarken çocuklar bundan büyük zevk duyarlar.
Bazen üç beş kaz masa aralarında dolaşır. Onlara da yiyecek verebilirsiniz. Ama dikkat edin bazısı biraz saldırgandır, rahatsız edebilirler.
Gelinkaya’nın denizi güzeldir, birkaç basamak merdivenle inilir. Denizi seviyorsanız, duşu akşam evde almak üzere rahatça girebilirsiniz. Genellikle nezih bir ortam sayılır. Bilhassa hafta içinde çok sakin ve huzurludur.
Bir yanıt bırakın