HALİL AGA’MIZ GÖÇTÜ

952 Turgutlu doğumlu Halil Açıkgöz İstanbul’da edebiyat öğrenimi gördü. Çok çalışır, iyi öğrenir ve öğretirdi. Türk dünyası sevdalısıydı.
Araştırma amaçlı ve başka sebeplerle Türk cumhuriyetlerini baştanbaşa dolaştı. Oralardaki insanlarla kalıcı dostluklar kurdu.

Uzun yıllardır başta şeker hastalığı olmak üzere çeşitli sağlık problemleri vardı. Ama bundan hiç şikayetçi olmadı, hastalıklarıyla barışıktı.

Evi, gönlü, sofrası, kesesi herkese açık olan Halil Aga’nın dostları, sağlığında onun için bir kitap hazırladı: “Türk Dünyasından Halil Açıkgöz’e Armağan“.

Bu güzel insan vefat etti. 27 Kasım günü, doğduğu yer olan Turgutlu’nun Osmancık köyü mezarlığında sırlandı. Güneşli bir gündü, yeşillikler içinde ağaçların altında toprağa verildi. Cenazesine ta Rusya’dan dostları geldi. Ruhu şad olsun.



DOSTUN KALEMİNDEN
Şimdi sözü yakın dostu Yağmur Tunalı’ya bırakıyorum:

“Bilenler bilir ki Halil Açıkgöz, Türkolojinin emsalsiz bir ismiydi. / Türkiye’nin bir daha zor yetişir değeriydi./ Merakına sınır yoktu./ Yeni edebiyattan dile ve eski edebiyata, oradan sözlükçülüğe girmişti./ Dil konularından, kelime ve anlam bilgisinden en çetrefil edebiyat bahislerine kadar girerdi./ Bilineni tekrarlamak onun işi değildi./ Onun ötesine geçmek ister ve varılmamış manalar, fikirler söylerdi.

Bugünün dil ve edebiyat alanında görünen isimlerinden pek çoğuna hizmeti geçmiştir.
Ünvanlı bir âlim değildi./ İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nden Türkçe okutmanlığından emekli olmuştu./ Fakat, ünvanlı hocalar ilmine saygı duyardı./ Yüzlerce yüksek lisans ve doktora öğrencisine tez konusu vermiştir./ Tez yönetmedi ama doktor ettiği, profesör ettiği isim onlarcadır./ Türk dünyasını da en iyi bilenlerdendi.

Ekrem Hakkı Ayverdi’nin dev mimarlık ve sanat tarihi eserlerinin hazırlanmasında yardımcılarından biri odur./ Ayverdilere yakınlık büyük talihidir./ Öğrencilik yıllarında 8 yıl Cemil Meriç’in asistanlığını etmesi büyük talihidir./ Yakın devrin büyükleriyle tanışmış, görüşmüş, faydalanmıştır./ Taşralı bir gençken İstanbullu olmuştur.

Onun vasfında edilecek sözler bunlardan ibaret değildir./ Kaybedilen öyle böyle bir değer değildir./ Ziyaı memleketin bağrına ateş düşürecek yiğitlerdendir.

Bizim aramızda adı Aga’ydı./ Türkçe’nin bu eski kelimesi onun dilinde ayrı bir güzellikte duyulurdu./ Ne çare kanser, şeker, kalp bir anda durumunu ağırlaştırdı./ Beyinden ve gönülden ibaret adam, bizim Halil Aga’mız bitki ömrüne girdi./ Ve bugün gitti. (25 Kasım)

Tezgâhında birkaç tane eser vardı./ Ayrıca dosyası hazır onlarcaydı./ Kemoterapi aralarında bile çalışıyordu./ Ne çare ecel onu bizden aldı.

Aga’nın temiz rûhuna binlerle rahmet!”

1 yorum

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.