HEKİM-BAKAN KAVGASI

Hastaneler konusuna devam edelim: Kamuoyu araştırmaları, mevcut Ak Parti iktidarını sağlık hizmetlerinin halka yaygınlaştırılması konusunda çok başarılı buluyor. Evet, bu alanda lüzumsuz kırtasiyecilik fevkalade azaldı. Bildiğim kadarıyla her vatandaş kolayca hastanelerden hizmet alabilmektedir. Otomasyon teknolojisinin ve e-devlet projelerinin gelişmesinin bu olumlu sonuçta rolü vardır. Tabii, bunun alt yapısını hazırlamak da başarıdır.

Ne var ki, bütün bu başarılara imza atan bir önceki Sağlık Bakanımızın Tıp Fakültesi hocalarıyla bir türlü yıldızı barışmadı. Hocaların çoğu o kadar kızgınlar ki, tedavi hizmetlerinin kolaylaşıp, halkı memnun etmesini bir populizm olarak görüyorlar. Hatta bir takım komplo teorilerine inananlar bile var. Bu sebeple hizmet şevki ve kalitesinin çok düştüğünü söylüyorlar.

KİM HAKLI?

Tam gün yasası ve uygulamaları konusunda hekimlerimiz mi yoksa Bakanlık mı daha haklıdır bilemem. Ama ortada nahoş bir manzara olduğu muhakkak. Bakanlık, ben yaptım oldu, derse; hekimler küsüp bir kenara çekilirse bu iş yürümez. Her iş dalında menfaat ve para düşkünü tipler bulunur. Hekimler içinde de olabilir. Ama “kötü örnek örnek değildir” kuralını göz ardı etmemeli. İdari tasarruflar ve yeni düzenlemeler kötü örneklere göre olmamalı. Ayrıca benim tanıdığım hekimlerin büyük çoğunluğu iyi insanlardır.

Tıp Fakültesi hocalarıyla Sağlık Bakanı kavgalı olmamalı. Bu, her iki taraf için iyi bir imaj değildir. Aynı şekilde, öğretmenlerle kavgalı Milli Eğitim Bakanı örneği hoş değildir. Kavgacı ve kavgalı bakan ve yöneticilerin başarılı olmaları beklenemez. Amaç vatandaşı memnun etmekse, hizmet sunacak elemanı hoş tutmak gerekmez mi? Yeni Sağlık bakanımızın, her iki tarafın taleplerini telif edecek uygun bir çözüm getireceğini bekliyorum.

KATKI PAYI

Mesela öğretim üyeleri mesai sonunda katkı payı karşılığı hasta bakabilmeli. Ama bu pay yüz lirayı geçmemeli. Hastane yönetimleri tamahkar davranıp bu paranın büyük nispetini Döner Sermeyeye ayırmamalı. Yarı yarıya hocayla paylaşmak bana makul geliyor. Böylece hem hoca mutlu olur, hem de hastane ciddi bir gelir elde eder.

Bu uygulama kaldırılmadan, öğleden sonraları veznelerin önünde uzun kuyruklar oluşurdu. Demek ki vatandaşımızın o sırada 150-180 TL olan bu katkı payını ödeme gücü vardır. 100 TL’yi seve seve ödeyecektir.

İLAÇLAR UCUZLADI

Halkımızın ne güzel duaları vardır: “Allah devlete zeval vermesin” temennisi bunlardan biridir. İlaç sektörünün en büyük müşterisi Devlettir. Sosyal Güvenlik Kurumunun ilaç harcamaları büyük yekun tutuyor. Bu arada sevindirici bir durum: Birkaç yıldır ilaç firmalarıyla pazarlık edilmiş olmalı ki, birçoğu yarı yarıya ucuzladı. Bir yakınımın üç aylık ilaç tutarı evvelce üç bin lirayı geçerdi. Tamamı yabancı üretimi olan bu ilaç bedellerinin daha sonra 1500 liraya düştüğünü gördüm. Bunu Devlet ödüyor, ama bütçe bizim vergilerimizden oluşur.

1 yorum

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.