Irkçılık – Milliyetçilik

5 Haziran Cuma günü bütün camilerde bir hutbe okundu. Başlığı “İslam ırkçılığın her türlüsünü yasaklamıştır”. Seçim arifesinde böyle bir hutbenin okutulması, hem hükümet, hem de Diyanet açısından iyi olmadı.
İktidar açısından bunun getirisi mi yoksa götürüsü mü fazladır, ben şüpheliyim. Diyanet bakımından ise, böyle ulvi bir kurumun, iktidarın güdümünde çalışıyor görüntüsü de şık değil.
**
Asıl konum, hutbenin içeriği ve işleniş biçimiyle ilgili. Hutbenin belkemiğini iki hadis teşkil ediyor. Birincisi “Irkçılığa çağıran bizden değildir. Irkçılık davası uğruna savaşan bizden değildir. Irkçılık davası uğruna ölen de bizden değildir.”
Her iki hadiste de “ırkçılık” şeklinde çevrilen kelime “asabiyyet” sözüdür. Asabiyyet, akraba, soy sop kavim gayreti gütmek, şovenlik demektir.
Vaktiyle Ali Yardım, “Asabiyyet Milliyetçilik Demek midir?” adlı uzun makalesinde, bu konudaki bütün hadisleri ve kelimenin kökünü inceleyerek, bunu karşılayan en uygun sözün “fanatizm” olduğunu yazmıştı.
Bazı yazarlar, kendi zihniyet dünyasına göre, hadisteki “asabiyyet” kelimesine ırkçılık veya milliyetçilik anlamı vermektedirler. Sözünü ettiğim hutbede de böyle yapılmıştır.
**
Hutbede yer verilen ikinci hadis şudur: “Irkçılık, zalim de olsa kendi kavmine arka çıkmandır.”
İşte hutbeyi hazırlayanın dikkatsizliği burada kendini gösteriyor. Bu hadis üç kaynakta yer alır. İbn Mace ve Ebu Davud’da kısa şekildedir. Üçüncü kaynakta ise söyleniş sebebi de vardır.
İlk hadiste asabiyyet yasaklanmış. Bu ikincisinde ise onun ne olduğu tarif edilmiştir. Ashaptan Vasile anlatır:
Peygamber Efendimize sordum: “Ya Resulullah bir kimsenin kavmini (soyunu, milletini) sevmesi asabiyyetten sayılır mı?”
Hz. Peygamber cevap verir: “Hayır! Ancak zalim de olsa kendi kavmine arka çıkman asabiyyettir.” (Ahmed b. Hanbel, IV, 107 ve 160)
Hutbeyi hazırlayan ve kontrol edenlerin, bu inceliğe dikkat etmesi gerekirdi.
**
Ayrıca ırkçılıkla milliyetçilik karıştırılmamalıdır. Milliyetçilik, milletini sevme, milletine bağlı olma ve milletinin menfaatlerini kendi çıkarlarının üstünde tutma demektir. Bu şekliyle son hadise tam uygundur.
Tanzimattan bu tarafa ülkemizde değişik milliyetçilik anlayışları seslendirilmiştir. Bugünkü yaygın Türk milliyetçiliği etnik değil, kültür milliyetçiliğidir.
Aşağıdaki satırları Diyanet İslam Ansiklopedisi’nin “milliyetçilik” maddesinden aldım:
“1950 sonrası Türk milliyetçiliği fikriyatı, İslami köklerini tekrar kazanma eğiliminde olup milliyetçiliği dini bir çerçevede tanımlamakta, ırkçı-Turancı eğilimlerin tesirinin giderek zayıfladığı bir karakter arzetmektedir. Bu tarihten sonraki Türk milliyetçiliğinin hakim özelliklerini yansıtan ana çizgi zaman zaman maneviyatçı, mukaddesatçı ve muhafazakar gibi tanımlamalarla birlikte zikredilir.”

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.