Kıbrıs’ın Osmanlı topraklarına katılması Lefkoşe’nin fethiyle başladı (1570). Adanın kolaylıkla fethedilmesinin sebebi yerli halkın kalbini kazanmaya dayalı yumuşak davranma politikasıdır. Yerlilerin doğrudan katılımının temin edildiği idarî yapısı sayesinde genelde adada toplumsal uzlaşma sağlanmıştır.
Kıbrıs’ta müslüman ve hıristiyanlar arasında komşuluk ilişkileri de samimi ve dostane olmuş, şehirlerde dinî grupların tamamen ayrı mahallelerde oturduğu gettolar hiçbir dönemde oluşmamıştır. Hıristiyanlar ve müslümanlar hiçbir sınırlama olmaksızın birbirlerine ev, arsa ve arazi alıp satabilmişlerdir. Bu durum, uzun vadede çoğunluk olarak Rumlar’ın asimilasyona uğramasını engellemiş, millî kimliklerini korumalarına imkân sağlamıştır.
ELİMİZDEN ÇIKTI
1878’de geçici olarak İngiltere’ye verilen ada Lozan Antlaşmasıyla elimizden tamamen çıktı. 1878’den itibaren Türkiye’ye göç edenlerin sayısı 70 bini buldu. Lozan’dan sonra, göçler daha da hızlandı. Böylece Adada Türk nüfus azaldı. 1953’te Dışişleri Bakanı Fuat Köprülü’nün “Bizim Kıbrıs diye bir meselemiz yoktur” sözü konuya ilgimizi gösterir. Sonraki yıllarda bu politika hızla değişecek ve Kıbrıs Türküyle alakamız artacaktır.
Rumlar, Kıbrıs’ı Yunanistan’a bağlamak için EOKA terör örgütünü kurdu. Zulümler başladı. Buna karşı koymak üzere 1958’de Türk Mukavemet Teşkilâtı kuruldu. 1959’da Zürih’te Türkiye, Yunanistan ve İngiltere Dışişleri bakanları toplantısında Kıbrıs Federe Devleti vücut buldu. Ortak bir yönetim olacaktı. Rumların bitip tükenmez şirretlikleriyle bu yönetim başarılı olamadı. 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı’nı yapmaya mecbur kaldık. Nihayet 1983’te Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kuruldu.
Türkiye adaya her türlü siyasi ve ekonomik desteği vermektedir. 2015’te Kıbrıs’a Anamur’dan denizaltı borularıyla su götürdük. Suyun büyük çoğunluğu içmek için bir kısmı da tarımda kullanılıyor.
Kıbrıs Türkleri Anadolu’dan getirdikleri Anadolu kültürünü uzun süre korumayı başarmış bir topluluk olmasına rağmen, 1974 yılına kadar birlikte yaşadıkları Rum kültüründen de etkilenmişlerdir. Halkın %99’u sünni Müslümansa da daha seküler bir anlayışa sahiptirler.
MUSTAFA AKINCI
1947 Limasol doğumlu olan Akıncı ODTÜ’de Mimarlık okudu. Halen cumhurbaşkanı olan bu zat Rum yönetimi ile federal bir çatı altında birleşmek gerektiğini, Türkiye’ye ilhakın felaket olacağını söylemektedir. Bu sözler, 2 ay sonra yapılacak seçimler için yatırımdır.
Sol zihniyetli Akıncı şuna güveniyor olmalı: Milli duyguları kuvvetli olan Kıbrıs Türk halkı bağımsızlık için binlerce şehit verdi. Ama aradan yarım asra yakın bir süre geçince, yeni yetişen nesiller, Rumların Türk’e hayat hakkı tanımayan tutumunu unutmuştur. Rumlarla birleşip Avrupa Birliği’nin nimetlerini paylaşmayı hayal ediyorlardır.
Umarım, Kıbrıs Türk’ü Akıncı’yı sevindirecek kadar köklerini ve milliyet duygularını yitirmemiştir. Ayrıca Kıbrıs’ta uygulanan kültür politikalarını gözden geçirmek gerekir.
Bir yanıt bırakın