Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç’un ani ölümü büyük yankı uyandırdı. Ailenin tanınmışlığı ve ölenin genç olmasının bunda etkisi var. Yunus Emre bu konudaki duygulara tercüman olmuş:
“Bu dünyada bir nesneye yanar içim göynür özüm/Yiğit iken ölenlere gök ekini biçmiş gibi”
Mustafa Koç hakkında ikinci defa yazmama sebep Yeni Şafak Pazar ekinde çıkan Ayşe Olgun’un “Dua Yoksa Alkış Tutalım” başlıklı yazısıdır.
Yazar İstanbul’un hangi camilerinde hangi sınıfa mensup kimselerin cenazesinin kılındığını yazmış. Koç’un cenazesinin Teşvikiye’den değil de Marmara İlahiyat Camii’nden kaldırılmamasıyla bir ezberin bozulduğuna değinmiş. Benim ilgimi çekense bu konuda Ali Köse ile yapılan mülakattır.
Prof. Dr. Ali Köse Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı, Dokuz Eylül İlahiyat’tan öğrencim. Sözlerini teyit için telefonla aradım. Özetle durum şöyle:
Koç’un cenazesi Teşvikiye’den kalkacak diye duyurulmasına rağmen; aile, Dekan Ali Bey’le iletişime geçer, Teşvikiye Camii’nin yetersiz kalacağını, Marmara İlahiyat Camii’nin kendilerine çok yakın olduğunu düşünerek, cenazeyi buradan kaldırmak istediklerini söylerler.
Modern bir üslupla yeniden yapılan İlahiyat Fakültesi Camii inşaatı, henüz tamamlanmadı. Mesela musalla taşı bile yoktur. Ayrıca yerler mermer olduğu için yağışlı havalarda kayıyor. Bu gerekçelerle uzun süredir burada cenaze namazı kılınmamaktadır.
Ali Bey durumu anlatır. Koç ailesi ise bu noksanları gidermek için izin ister ve pazar gününe kadar bütün eksiklikleri tamamlar. Kısa sürede altı bin metrekarelik cami avlusunu kaymayacak bir döşeme ile kaplatır.
Esasen Koç ailesinin İlahiyat Camii ile aşinalığı eskidir. Yıllardır fakültedeki iftar geleneğini sürdürürler. Vehbi Koç’tan beri İlahiyat Camii’nde her yıl mükellef bir iftar verir ve aile bu iftar sofrasında mutlaka bulunur.
CENAZE RİTÜELLERİ
Ali Bey şöyle dedi: “Cenaze merasimi hazırlıklarıyla baba Rahmi Koç ve kardeşi Ali Koç bizzat ilgilendiler. Gelip bizden cenaze merasimi için ‘dinimiz neyi gerektiriyorsa onu yapmak istiyoruz’ diyerek yardım istediler.”
Dekan, çok sayıda çelengin büyük bir kargaşa ve kirliliğe yol açtığını, bağış işlemleri sırasındaki curcunanın huzuru bozduğunu söyleyince, aile bir basın açıklaması yaparak çelenk ve bağış kabul etmeyeceklerini belirtir. Ama ertesi gün caminin olduğu cadde çelenklerle dolar ve bu çelenkleri aile cami avlusuna almaz.
Prof. Köse, İngiltere’de din psikolojisi doktorası yaptı. Şu tespitleri ilgi çekici: Cenaze merasiminde asıl dini ritüelleri yerine getiremeyenler, psikolojik olarak bir eksiklik hissi yaşar. Bunu telafi için de dua yerine alkışı tercih eder ya da siyah giyerek, çiçek göndererek duygularını tatmin etmeye çalışırlar.
Bir yanıt bırakın