Alev Alatlı’nın son kitabı ‘Beyaz Türkler Küstüler’ adıyla çıktı. Günümüz Türkiye’sinin fikri ve sosyal yapısını anlatır. Alatlı çok zeki, bilgili ve iddialı bir yazarımızdır. Şu cümle ona ait: “Kitaplarım benim zekatımdır. Zekat verilir ama alanlar nasıl değerlendirir bilemem” Başka bir iddialı sözü: “Değil yazarken, konuşurken bile kafamın arkasında yarım sayfa dipnot vardır.”
Doğrudur, ben Aydın’ın Bozdoğan ilçesinin ismini, Boz ve Doğan adlı iki Türk beyinin adlarından aldığını bu son romandan öğrendim. Bozdoğan’daki Madran Dağı’nın adının da ‘Madran Baba’ olduğunu yine orada okudum.
Sonra şöyle düşündüm: Çevremize, mahallemize, dağlarımıza, tepelerimize karşı ilgimiz ne kadar az. 43 yıldan beri İzmir’de, 27 seneden beri Balçova’da otururum. Balçova’daki dağların ismini bilene rastlamadım. Nihayet Veli Arkoç’un hazırladığı ‘Balçova’ adlı resimli kitabından öğrendim ki, her gün seyrettiğimiz dağın adı Dede Dağı’dır. Tepede Teleferik tesislerinin yanında bir de mezar var. Kabir taşında ‘Dedenin ruhuna Fatiha’ yazıyor. ‘Efkar Baba’ olarak da adı geçiyor. Başka bilgi yok, kimdir bu Dede? Şimdilik şöyle bir genel görüş sunabiliriz:
Eski Türkler, tabiatta gördükleri her ulu varlığı, özellikle yüce dağ ve tepeleri kutsal sayardı. Oralarda dua edip kurban keserlerdi. Türkler Anadolu’ya gelince, tıpkı Orta Asya’daki gibi, ancak bu defa İslami bir kisve altında, dağları mübarek mekanlar olarak gördüler. Dağlarımız, çoğu kimliği bilinmeyen evliya kabir ve türbeleriyle donatıldı.
Balçova’daki dağa ismini veren de muhtemelen böyle biridir. Bunun elbette bir hikayesi vardır. Şifahi kültürü, nineden toruna anlatılan bilgileri çoktan terk ettik. O yüzden Dede Dağı’nın bilgisine şimdilik ulaşamadım.
Madran Baba’ya dönersek, bu konuda eski öğrencim Fatih Topaloğlu’nun bir araştırmasına rastladım, oradan özet bilgi sunuyorum:
ZİYARET YERİ
Bozdoğan ilçesindeki Madran Baba Dağı ismini, zirvesinde bulunan Madran Baba yatırından alır. Dağ oldukça yüksek bir rakıma sahip olduğundan buraya ulaşım stabilize orman yollarıyla sağlanır. Madran Baba’nın kim olduğu, nereden geldiği ve hangi dönemde yaşadığı kesin olarak bilinmemektedir. Ancak, Türklerin Anadolu’ya geldiği devirlerde bölgeye yerleşmiş bir veli, bir gazi derviş olduğu hakkında yaygın bir kanaat varır. Madran Baba’yı, Evliya Çelebi ziyaret etmiştir. Seyahatname’sinde önemli dini ziyaret mekanları arasında sayar.
Mardan Baba, Aydın ve çevre illerde yaşayanlar için oldukça popüler bir ziyaret yeridir. Bilhassa yaz aylarında on binlerce kişi buraya gelir. Özellikle o civardaki Alamut köyü Alevilerinin dini hayatında Madran Baba’nın ayrı bir yeri vardır. Küçük büyük hemen her Alamutlu yılda en az bir kere Madran Baba’yı ziyaret eder, ona dua eder. Orada kurbanlar kesilir. Madran Baba sadece Alevilerin değil, bütün Müslüman kesimlerin ortaklaşa ziyaret ettikleri ve saygı duydukları bir yatırdır.
Bir yanıt bırakın