Geçen… Cuma günü Muhammed Nuru’l-Arabi ekolünün temsilcisi Hasan Fehmi Tezdoğan’dan (1885-1951) söz etmiştik. Bugün, üçüncü devre Melamiliğini devam ettiren bu zatın İzmir’deki halifesi Ahmet Kumanlıoğlu (1921-1978) üzerinde duracağız.
Menemen’de doğan Kumanlıoğlu ilkokulu orada Ortaokulu İzmir’de okudu. 1955’te İzmir Karşıyaka’ya göç etti ve Orman İdaresinde memur olarak çalıştı.
Çocukluğundan itibaren hiçbir kötü alışkanlığı olmayan Ahmed Efendi, Hasan Fehmi Tezdoğan’dan tevhid ilmini öğrendi. Kısa sürede ilerleyerek onun halifesi oldu, 1951’de şeyhinin vefatını müteakip Melamet yolunu talim etmeye başladı.
Ahmet Kumanlıoğlu şeyhine son derecede bağlıdır, şöyle der: “Ahmed erişince Hasan Fehmi’ye / Canı başı koydu Melamiliğe/ Onun emri ile girdi hizmete/ Melamiyiz melamiyiz Melami/ Nerde görsen ver onlara selamı.”
Devam eder: “Gördüklerim seninledir/ Bildiklerim seninledir/ Kesret-vahdet seninledir/ Seninledir Ahmed, şeyhim.”
VATAN VE İMAN
İlme ve okumaya meraklı olan Ahmed Kumanlıoğlu Yunus Emre, Eşrefoğlu Rumi ve Niyazi Mısri divanlarını elinden düşürmezdi. Vatansever biridir, “Vatansız iman, imansız vatan kemal bulmaz” der.
Sadakat, cömertlik ve cesaret onun öğrencilerinden istediği vasıflardır. Eli açık olmak, düşene yardım etmek, yoksulun elinden tutmak, muhtacı gözetmek, kanayan yarayı akan gözyaşını dindirmek gerekir. Ayrıca “Ben mü’minim, ben dervişim” diyebilecek kadar cesur olmalıdır.
Ona göre en büyük manevi hastalık gaflet hastalığıdır. Gaflet, kısaca Hakk’ı unutmak, O’nun zikrinden mahrum kalmak demektir. Bütün kötülükler, ahlaksızlıklar gafil olmaktan doğar. Ona göre gaflet yaratılışın hikmetini bilmeyen, nereden gelip nereye gittiğinin farkında olmayanların halidir.
1978’de Hakk’a yürüyen A. Kumanlıoğlu İzmir Karşıyaka Soğukkuyu mezarlığında sırlandı.
KİTAPLARI
Oğlu Hasan Fehmi Kumanlıoğlu onun mektuplarını ve şiirlerini yayımladı. Bunlar “Efendi Babamdan Mektuplar ve İlahiler” ve “Divan” isimli kitaplardır. Şiirlerinden birkaç örnek verelim.
Melamet övgüsü: “Melamiyiz melamiyiz Melami/ Nerde görsen ver onlara selamı/ Onlar söyler her an Allah kelamı/ Melamiyiz melamiyiz melami.” Devam eder: “Sabrın sonu selamettir/ Onun başı melamettir/ Kim melami oldu ise/ Selamette o, demektir”
O yolundan çok memnundur ve şükür duygusu içindedir: “Dostu gönlümde buldum/ Dedim elhamdülillah/ Yolunda kurban oldum/ Dedim elhamdülillah/ Terk ettim ben benliği/ Bilince çün Fehmi’yi/ Ne varsa kötü iyi/ Dedim elhamdülillah”
Tasavvuf ve melamet onu tevhide ulaştırmıştır, Hakk’a şöyle seslenir: “Gören sen görünen sen/ Seven sen sevilen sen/ Zakir sen mezkur de sen/ La ilahe illahu.”
EVLAT SEVGİSİ
A. Kumanlıoğlu’nda tarifsiz bir evlat sevgisi vardır, oğluna yazdığı mektuplar çok hislidir: “Gözümün nuru, vücudumun ruhu, kalbimin süruru Hasan’ım benim, Fehmi’m benim, Hasan Fehmi’m benim. Varım yoğum, fena ve bekam, her şeyim benim. Canım, ruhum, gönlüm, zikrim, fikrim, biricik oğlum.”
Oğluna dualar eder: “Tevhidin nurundan sen mahrum etme / Fenadan bekadan habersiz etme/ Sevgisiz sohbetsiz irfansız etme/ Haber ver fenadan oğlum Hasan’a.”
Ona öğütler verir: “Suret seni bozmasın/ Şan şöhret aldatmasın/ Dost, varın yağmalasın/ Ver yağmaya çocuğum/ Hak varın yağmalasın/ At yağmaya çocuğum.”
“Dedim, dediler’den geç/ Kendine irfanı seç/ Yerinde sayma sakın/ Sonra geç kalırsın geç/ Yolumuz Hak yoludur/ Sonu irfan doludur/ Sen, benle kalma yolda/ Geç kalırsın sonra geç.”
NOT-1: Cuma günkü yazımızda H.F.Tezdoğan’ın Menemen’den göçünce oturduğu yer, İzmir Karşıyaka değil, Darağacı (Şehitler) semti olacaktır.
NOT-2: 2018’in hepimize iyilikler getirmesini dilerim.
Bir yanıt bırakın