İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür Dairesi Başkanlığı’nın faaliyetlerini imrenerek takip ederim. Bunlardan biri geçtiğimiz günlerde yapıldı:
“Yusuf Ömürlü Saygı Gecesi”.
Önce bir panel vardı. Üçü de Yusuf Ömürlü’yü yakından tanıyan Prof. Mustafa Tahralı, Cemalnur Sargut ve Reha Sağbaş onun çeşitli yönlerini anlattılar.
Ardından Yusuf Hoca’nın evlatları olan ve onun musiki çizgisini başarıyla devam ettiren Elif Ömürlü Uyar ve V. Emre Ömürlü, babalarının bestelerini seslendirdiler. İlgi büyüktü, Ali Emiri Kültür Merkezi’nin salonu doluydu. Alakayla takip edildi.
Saygı gecesinde Ahmet Şahin, Doğan Dikmen, Hakan Hataylı ve neyzen Hüseyin Özkılıç da birer eser icra ettiler.
Kimdi Yusuf Ömürlü? Değerli bir musiki adamı olmasına rağmen aşırı tevazuu sebebiyle fazla tanınan biri değildir. 1936 İstanbul doğumludur. Mimarlık tahsil etti, fakat ömrünü Türk musikisine adadı. Arif Sami Toker’le başlayan müzik eğitimini Üsküdar Musiki Cemiyeti’nde Emin Ongan’la devam ettirdi.
Kubbealtı Vakfı’nda musiki çalışmalarını başlattı. Bu sırada Münir Nureddin Selçuk, Kemal Batanay, Cahit Gözkan gibi üstadlarla birlikte çalıştı. Pek çok öğrenci yetiştirdi, konserler yönetti, “Yusuf Hoca” oldu.
Musikimize en büyük hizmetlerinden biri, Tasavvuf Musikisi eserlerini notaya alarak yayımlamasıdır.
1975’te felç geçirmesi üzerine sadece musikiyle uğraşmaya başladı. Binden fazla ilahi, 465 klasik eser, 120 saz eseri, Yahya Kemal’in bestelenmiş şiirlerinin notalarını (100 tane) ve İlahiyat- Ken’an’ı notalarıyla neşretti.
Yusuf Hoca’nın geniş bir dost ve sevenleri halkası vardır.
Bunlardan Ergun Balcı, onun hakkında değerli bir kitap yazdı.
“Cibali’den Kubbealtı’na Yusuf Ömürlü” (Kubbealtı neşriyatı) adlı bu kitabın son baskısı “Musikiye Adanmış Bir Ömür” ismiyle çıktı (Nefes yayını).
Ergun Balcı harika bir üslupla Yusuf Hoca’nın hayatı, manevi dünyası ve musikimize hizmetlerini anlatır. Yusuf Ömürlü gençliğinde yakışıklı ve iyi giyinen biriydi. Güzel Sanatlar Akademisi öğrencisiyken, maddi sıkıntı içinde olmasına rağmen gazinoların sahneye çıkma teklifini kabul etmez. Çünkü o seviyeli musiki peşindedir.
1970’li yılların başında yakın arkadaşı Özcan Ergiydiren Ankara’da Hacı Bayram adına bir konser düzenlemek ister. Bir de bakar ki bu konuda bestelenmiş eser yok. Kolları sıvarlar.
Yusuf Hoca Akşemseddin’in bir güftesini besteleyecektir. Fakat bir türlü yapamaz. Nihayet Hacı Bayram’ı ziyaret edip orada niyazda bulunur. Pir’in himmetiyle ilham sağnağı yağar. Oradan Ulus’a gelinceye kadar kısa sürede ilahiyi besteler. Acem Kürdi makamındaki bu eser her yerde zevkle okunmaktadır:
“Aşık oldum sana candan/ Hacı Bayram pirim sultan/Gönül himmet umar senden/ Hacı Bayram pirim sultan”
Bir yanıt bırakın