Aslen Karslı olan Dursun Aksoy (1919-2008) daha ilkokulda iken öğretmenleri babasına “Bu çocuğu mutlaka okutun ileride büyük adam olur” derler. Ortaokul ve liseyi bitirinceye kadar hem okula gider hem de ailesinin işlerine yardım edip hayvancılık ve çiftçilikle uğraşır. Kendisi şöyle diyor:
“Elhamdülillah Cenab-ı Hak yüksek bir zeka ve güç ihsan buyurmuştu. Eğitim hayatımın başından sonuna kadar okuduğum okulların hepsini birinci olarak bitirdim.
Üniversitede tıbbiyeye kaydoldum. Askeri tıbbiyede okuyordum Ömer Kirazoğlu ile tanıştım. İstanbul’daki bütün ulemayı, meşayihi, hafızları tanırdı. O zamanın meşayıhından Celveti, Melami, Rufai, Nakşi, Kadiri, Halveti ne kadar şeyh varsa hepsini defalarca ziyaret ettik.”
SAMİ EFENDİ’YE İNTİSAP
Ömer arkadaşıyla Adana’da Nakşi şeyhi Mahmut Sami Ramazanoğlu’nu ziyarete gider. Ondan çok etkilenir. Sami Efendi Hukuk fakültesini bitirmiş olmasına rağmen hukukçu olmamış, Adana’da bir kereste fabrikasının defterlerini tutarak oradan aldığı maaşla geçimini sağlıyordu. Kendisiyle orada görüşürler. “Efendi Hazretleri’ni görünce kendisi gönlümde taht kurdu. Sami Efendi sanki ruhuma nüfuz etti” der.
Dursun Aksoy tıbbı bitirip ihtisasını yaptıktan sonra Ankara Askeri Hastanesi’ne tayin olur. Bir kurs için Amerika’ya gönderilir, orada 9 ay eğitim görür. Amerika’dan döndükten sonra İzmir’de iki yıl kadar Sıhhi Hizmet Okulunda öğretmenlik yapar. Bu vesileyle İzmir’e yerleşir. 1966 yılında emekli olur.
İzmir’e yerleştikten sonra Sami Efendi İzmir ve civarındaki 8 vilayetin ihvanı ile ilgilenme vazifesini Dursun Aksoy’a verir. Sohbetleri düzenlemek, manevi dersleri kontrol etmek ve ihvanın hizmeti için 8 vilayeti devamlı dolaşır.
HAYIRSEVER
Dursun Aksoy Doktor albaydı birçok kültür faaliyetinin, İzmir ve civar illerdeki hayır işlerinin öncüsüydü. Fedakar bir hizmet gönüllüsüydü. İyi bir derviş, İslam’ı aşkla yaşayan bir mü’min, sır ehli bir arifti. Az yiyen, az uyuyan ama az yorulan, ruhen ve zihnen çok güçlü bir Allah eriydi.
Çok sayıda öğrencinin yetişmesine katkı sağlayan Dr. Aksoy, Kemeraltı 2. Beyler’deki Gülhane Laboratuvarı’nda her cuma ücretsiz muayene yapıp ilaç dağıtarak halkın sevgisini kazanmıştı. İlkokulu okuduğu Sarıkamış’ı da unutmayan Aksoy, her yıl kendi arabasıyla yüzlerce kilometre kat edip oraya giderek, fakirlere ücretsiz ilaç dağıtırdı.
Yukarıdaki bilgilerin alındığı söyleşi sırasında 86 yaşında ve ağır hasta olmasına rağmen şöyle diyordu:
“Efendi! Madem nefes alıp veriyoruz, madem canımız vücudumuzda, o zaman dinlenmek diye bir şey yoktur. En son nefese kadar çalışmak vardır. Sonrasında mezarda çok dinleneceğiz inşallah.”
D. Aksoy 26/27 Eylül 2008’de kadir gecesinde Medine’de vefat etti ve Cennetülbaki mezarlağında sırlandı. (Devam edecek.)
Bir yanıt bırakın