Necip Fazıl Kısakürek doğumu ve ölümü Mayıs ayına rastlayan bir şairimizdir (1904-1983). Çok renkli ve fırtınalı bir hayat yaşadı. Şiirleri, tiyatro eserleri ve fikir yazılarıyla büyük etki uyandırdı. İdeolojik sebeplerle onu çok sevenler kadar şiddetle karşı çıkanlar da vardır. Ama şurası bir gerçektir ki şiiri ve sanatı karşısında herkes şapka çıkarır. Cumhuriyet dönemi şairlerimizin en önemlilerinden biridir.
Şu anda yönetimde Necip Fazıl’ı seven onun fikirleriyle beslenen bir iktidar var. Başbakanımız onun şiirlerinin çoğunu ezbere bilir ve güzel okur. Geçtiğimiz Mayıs ayında Türkiye’de Necip Fazıl konulu birçok konferans panel ve sempozyum düzenlendi.
Bu cümleden olarak Kültür Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü kendisine bağlı olan İzmir Devlet Klasik Türk Müziği Korosu’na emir gönderir. 27 Mayıs 2013 tarihinde bir N. Fazıl programı yapılmasını ister. Koro yönetimi Mum Işığı Dinletileri içine bu programı yerleştirir ve solist olarak da değerli sanatçı Ümit Yazıcı’yı görevlendirir. Ne yazık ki yeterince duyurusu yapılmaz. Koronun internet sitesine bile konmaz. Ben tesadüfen bir gün önce öğrendim ve dinlemeye gittim. Pek az dinleyici vardı.
BESTECİLERİN İHMALİ
Bu vesileyle bir şeyin farkına vardın. Bizim sanat musıkisi bestecilerimiz nedense N. Fazıl güftelerini ihmal etmişler. Bir ara kendisi istememişse de, şairimizin bestelenmeye elverişli birçok şiiri var. Mesela Sakarya Türküsü marş olarak bestelense ne iyi olur.
Musıkide güfte ve beste uyumu önem taşır. İyi bestekarlar güfte seçiminde titiz davranırlar. Şiir sanatı bakımından üstün ve anlamca güçlü sözleri arayıp bulurlar. Bu zevke sahip olmayan sıradan bestecilerin şiiriyetten uzak, basit sözlere giydirilmiş nice besteleri vardır. Bazıları ise ille de kendi yazdıkları güfteleri kullanırlar. Bunların bir kısmı iyiyse de çoğu sıradandır. Oysa şiir yazmak ayrı bestekarlık ayrı bir iştir.
Ümit Yazıcı programı hazırlarken N. Fazıl güftelerinden yapılmış kaliteli beste bulmakta zorlandığını söyledi. Seçtiği parçalardan Bekir Sıtkı Sezgin’in Segah Tevşih’i en iyisiydi. “Bende sıklet, sende letafet, Allah’ım affet” adlı bu parçayı Hakkı Demirok dostumuz hemen Youtube’a koymuş, teşekkürler. Alaadin Yavaşca’nın Hicaz şarkısı da güzeldi: “Elimde sükutun nabzını dinle.”
Şiir ve musıki güzel sanatların en etkili ve soylularındandır. Şairin sözle hayat verdiği ilhamlar bestekarın melodileriyle birleşince doyumsuz bir terkip ortaya çıkar. Klasik müzik bestecilerimizin N. Fazıl şiirlerini keşfedememiş olmaları üzücüdür.
*
Başka müzik dallarında durum kısmen telafi edilmiş görülüyor. Uğur Işılak N. Fazıl şiirlerini kendine has üslubuyla çokça seslendirdi. Bu türe “Özgün müzik” deniyor. Ayrıca “Üstad” adlı bir de albümü var. Burada Sakarya Türküsü, Canım İstanbul, Kaldırımlar, Anneciğim, Köroğlu gibi şiirlerin besteleri yer alır. Ayrıca Funda Arar’ın pop tarzında seslendirdiği “Kaldırımlar” güzel bir parçadır.
Bir yanıt bırakın