Zekai Başkal’ın Samiha Ayverdi adlı çalışmasından yer yer alıntılar yaparak konuya devam ediyoruz:
Tasavvuf ve Kenan Rifai, Ayverdi’nin hatıralarında önemli yer tutar. Aslında onun pek çok yazıları “Tasavvuf” başlığı altında değerlendirilebilir. Özellikle Kenan Rifai ve Ayverdi’nin “Rahmet kapısı” dediği ocağa mensup olanlarla ilgili hatıralar dikkat çekicidir.
Kenan Rifai (1867-1950) eğitimci, okul müdürü ve mutasavvıftır. 1908-1925 yılları arasında dergah şeyhliği yaptı. Osmanlı ve Cumhuriyet döneminde pek çok entelektüel, yazar, edebiyatçı, sanatçıyı etkiledi.
S. Ayverdi, 22 yaşında intisap ettiği Kenan Rıfai’den “büyük üstadım,” ” gönül pişirici rehber”, “mürşidim” diye bahseder ve eserlerinin onun sözlerinin bir yorumu olduğunu ifade eder. Bu alaka, yazarın ömrünün sonuna kadar devam eder ve onun hayatında belirleyici öğelerden biri, hatta birincisi olur.
Ayverdi, Sofi Huri, Safiye Erol ve Nezihe Araz’la birlikte Ken’an Rıfai ve Yirminci Asrın Işığında Müslümanlık adında bir eser kaleme almıştır. Bunun yanında Dost adlı kitabı da tamamen Kenan Rifai hakkındadır
YAKUP KADRİ ELEŞTİRİSİ
Bu müstakil eserlerin yanı sıra, Ayverdi, hatıralarında sık sık Kenan Rifai’den ve onun bakış açısından bahseder. Rahmet Kapısı adlı eserinde kastedilen Kenan Rıfai’nin dergahıdır. Bu eserin yazılma sebebi, Kenan Rıfai olduğu için, eserde çoğunlukla ya Kenan Rıfai’nin hatıraları ya da onunla ilgili hatıralar vardır.
Ayverdi, kendisinin Rifai olduğunu ancak diğer dergahların da topluma son derece faydalı katkılar sağladığını tekrar tekrar belirtir. Hatıraları çerçevesinde Yakup Kadri’nin Nur Baba adlı eserine de değinir. Anlattığına göre, arkadaşlarıyla bir gezinti sırasında Küplüce’de bir binanın önüne gelirler. Arkadaşlarından biri, bu binanın Nuri Baba’nın Bektaşi dergahı olduğunu söyler. Burada mahallesindeki Haydar Bey isimli bir Bektaşi’den bahseder. Bu kişinin kimseye zararının olmadığını, herkese iyi gözle baktığını ve herkesin iyiliğini istediğini ifade eder. Ancak arkadaşları Bektaşilik hakkında halkın son derece olumsuz şeyler söylediklerini belirtir ve sözü içki, kadın ve zina konusuna getirirler. Bu düşüncelerin kaynağının Yakup Kadri’nin eseri olduğunu ima ederek şunları söyler:
“Şu ne hazin ki yıllar sonra kalemi de, muhayyilesi de kuvvetli bir yazar, civarından geçtiğimiz ocakta hem feyiz, hem ikram ve iltifat gördüğü halde, gördüklerini diyemeyeceğim, tahayyül ettiği ve yakıştırdığı çizgileri bir araya getirerek hazırladığı romanla meşhur olacaktı.”
Yakup Kadri’nin bu kitabı Bektaşileri çok yaralamıştı. Ayverdi’ye göre Nur Baba’da yazılanlar doğru değildir. Yazar, Nur Baba örneğinde olduğu gibi, Bektaşiler için “namaz kılmaz, oruç tutmaz, içki içer, kadın erkek gönül eğlendirirler” diyenlerin ağır bir sorumluluk altına girdiklerini ifade eder.
Ayverdi’ye göre, Rifai, Bektaşi, Kadiri, Mevlevi diye farklı isimler taşısalar da dervişler aynı ruha, aynı gayeye sahiptir.
Bir yanıt bırakın