Atalay Filiz’e ne sıfat takacağımıza karar veremedik. O bir seri katil mi, yoksa psikopat mı? Yakalandığı günlerde hastanedeydim. Odamda en rahat seyredilen bir haber kanalıydı. Sabahtan akşama kadar dakikalarca ve tekrar tekrar aynı haberi dinlemekten içim dışıma çıktı.
Katille selfie, yani akıllı telefonla resim çeken polisler çok tepkiye yol açtılar.
A. Filiz’in yakalanmasında rolü olan minibüs görevlileri ekranda birer kahraman gibi boy gösterdi. Fakat daha sonra, vaat edilen ödül için bir tür yarışa girmeleriyle itibar kaybına uğradılar.
Bülent Arınç, hitabetiyle meşhur politikacılarımızdan.
Gerçekten güzel konuşur.
Devlette 2 numaralı koltuk olan Meclis Başkanlığı’na kadar yükseldi. Siyaset bir nöbet işidir, şimdi devre dışı kaldı. Ama bunu içine sindiremediği görülüyor. Topluluklara eskisi gibi hitap etme iştahını yenemiyor.
Engellenince sadece kendi üzülmüyor, toplumu da germek istiyor.
TRT’nin iftar sevinci programında bir konuşmacı “Namaz kılmayan hayvandır” dedi diye kıyamet koptu. Tesadüf o programı seyretmiştim. O sırada fazla dikkatimi çekmemişti.
Sonraki günlerde konu o kadar köpürtüldü ki, bir numaralı mesele haline geldi. Yorumlar, ithamlar, eleştiriler sel gibi aktı.
Hemen belirteyim, bu benzetme yanlış ve talihsiz bir ifade, söylenmemeliydi. Namazla hayvan arasında ilişki kurmak hiç hoş değil. Üstelik delil olarak gösterilen ayetin namaz kılmakla ilgisi yoktur.
Amacım bilinen olayları tekrarlamak değil, bunların arka planına dair bir değerlendirme yapmaktır.
İnsan iki yönlü bir canlıdır. İçinde iyi ve kötü, olumlu ve olumsuz güçleri birlikte barındırır.
Olumsuz güçlerin hepsine birden “nefis” denir. “Ego” kelimesi de kısmen bu anlamda kullanılır. Şişkin egolar can sıkıcıdır.
Bencillik, büyüklenme, şöhret merakı, kıskançlık nefsin başlıca özelliğidir. Olgunlaşmak için nefsi iyi kontrol etmek gerekir.
Bu zor bir iştir. Ama başarılması gerekir.
Onun için nefisle mücadeleye “büyük savaş” denir.
Bir katille özçekim yapan polisler, içlerindeki gizli şöhret duygusuyla bunu yaptılar.
Katil de olsa, meşhur biriyle aynı resimde görünmek nefsin bir isteğidir, bunun cazibesine kapıldılar.
Bülent Arınç’ın hitabet yeteneği ona çok şey kazandırdı, “özgül ağırlığı”nı artırdı.
Ama bu aynı zamanda bir tuzaktır. Farkına varmadan bu yeteneğin esiri olunabilir. Boşuna dememişler: Şöhret afettir.
Namaz-hayvan benzetmesiyle tepki çeken konuşmacı da cerbezeli biri sayılır.
Kendine has ifade kalıpları var ve ilgi görür.
Sanırım o da bu özelliğinin tuzağına düşerek nefsinin oyununa geliyor. Ayrıca, ne demişler:
“Ehl-i irfan arasında aradım kıldım talep/ Her hüner makbul imiş illa edep illa edep”
Bir yanıt bırakın