Televizyonlarımız iftar ve sahur programlarında her sene az çok yeni mekanlardan yayın yapıyorlar. Muhteva ve sunuş biçiminde arayış içindeler. Bizde televizyonculuk TRT ve tek kanalla başladı. İftar programları Ankara‘daki stüdyo kayıtlarından ve banttan yapılırdı. Senelerce aynı formatta devam etti. Özel kanalların çoğalmasıyla çeşitlilik ve rekabet başladı. TRT bir ara özel kanalların gerisinde kaldı, reytingleri düştü.
İbrahim Şahin’in genel müdürlüğünden sonra yeni bir döneme girildi. TRT‘nin kanalları çoğaldı. Kaliteli ve pahalı yapımlara yer verildi. Son olarak Dünya Kupası yayın hakkını TRT satın aldı. Reklam gelirleri de o nispette artmış olmalı. TRT‘nin kanal sayısı artmasına rağmen devamlı klasik Türk Müziği yayını yapan bir kanalının bulunmamasından şikayetçiyim.
Kız Kulesi
İftar ve sahur programları eskiden sıradan ve biraz da baştan savma olurdu. Yeni dönemden sonra çok ciddiye alındı. Mesela birkaç yıl vapurdan yayın yapıldı. İstanbul’un, boğazın nefis manzarası dekor olarak kullanıldı. TRT daha sonraTopkapı Sarayı Seyir Köşkü‘nde mekan tuttu. İstanbul’un silüeti, Boğaziçi manzaraları etkileyici idi.
TRT 1 bu sene yer olarak Kız Kulesi’ni seçmiş. Kız Kulesi, İzmir’in Saat Kulesi gibi,İstanbul’un en önemli simgelerinden biri. Boğazın girişinde, bütün cami, saray ve kuleleriyle İstanbul’u en iyi şekilde görebilen bir yerde. Boğaziçi manzaraları, gelip geçen vapurlar ile harika görüntü çeşitliliğine sahip.
Güzel bir platform yapılmış. Belli ki hiçbir masraftan kaçınılmamış. Grup vakitlerindeki İstanbul ve Üsküdar silüetlerine doyum olmuyor. Program süresince usta kameramanlar muhteşem bir görsel şölen yaşatıyor.
Bir tv yayınında şüphesiz mekanlar ve görsellik önemlidir. Program yöneticileri, İstanbul’un eşsiz doğal güzelliklerini sonuna kadar kullanıyor. Mahzuru da yok değil. Serin günlerde konuşmacılar ve görevliler üşüyor. Üçüncü gün iftar konuğuEmin Işık Hoca bunu hissettirdi. Kim bilir sahurda ne kadar soğuk oluyordur.
Öz kaybolmamalı Bu arada şunları düşünmeden edemedim. Her şeyden evvel bu bir dini yayın. Dinlenebilir ve birikimli konuklar da çağrılıyor. Allah razı olsun. Ama acaba biraz lükse mi kaçıyoruz? Fazla gösterişçi mi olduk? Yetenekli sunucu Bekir Develi’nin motorla gelip Kızkulesi’ne artistik şekilde atlaması hoş idi ama göstermek şart mı? Her gün bir yığın insanın Kızkulesi’ne getirilip götürülmesi zahmetine değer mi?
Hatırıma buna benzer sorular geliyor. Ama olaya olumlu mu olumsuz mu bakmak konusunda tereddütlüyüm. Varlıktan, imkandan, maddi zenginlikten bu program da payını alsın ne çıkar denebilir. Asıl olan konunun özüdür. Konu burada dindir, ibadettir. Dinde ihlas, yani içtenlik ve samimiyet başta gelir. Bu öz ve muhteva şatafatla ve abartılı ihtişam gösterisiyle gölgeleniyor mu sorusu hatırıma geliyor.
Bir yanıt bırakın