Çocukluğuma ait bir hikaye vardı, yedi sekiz yaşlarındaydım, Anadolu Hisarı’nda bir yazlıkta oturuyoruz, yazlık bir evde. Akşam yemeği yiyoruz, duvarın üstünde bu kadar bir akrep alabildiğine büyük, bu kadar (gösterir). Büyük annem oradan dedi ki; uğurdur, uğurdur çocuklar, ev alacağız, incitmeyin alın maşayla dışarı bırakın. Birisi aldı akrebi maşayla dışarı bıraktı. Bitişiğimizdeki evde de hamallar kahyası otururdu. Benden bir yaş büyük bir oğlu vardı. Biz bahçede beraber oynardık. Kapı çalındı. O çocuk geldi Hakkı Bey Amca, babam selam söyledi. Çamlıca’da satılık bir ev varmış, “Hakkı Bey Çamlıca’yı çok sever, aman gitsin alsın” diyor. “Kaç paraymış oğlum”, çocuk “230 TL” dedi. Babam,” Teşekkür ederim oğlum benim 150 liram var, alamam” dedi. Çocuk gitti. Daha sofradan kalkmadık bir kere daha geldi. Babam diyor ki dedi; “Üstünü ben tamamlarım, o bana öder.” Şimdi iş ciddileşti.
Gittik Çamlıca’ya. Ev beğenildi. Babam hemen muhtara tezkeresini filan verdi. Üç gün sonra ev bizim. Senelerce kemal-i saadetle içinde oturduk. Bakın söz ne büyük şey. Uğurdur, ev alacağız dedi büyük annem. Daha sofradan kalkmadan ev işi takarrur etti (karar verildi).
RÜYAYI HAYRA YORMAK
Hayri Bilecik: Efendim, buradaki inanış mı mühim, yoksa söz mü?
Samiha Ayverdi: İnanış da, söz de. Bak oğlum dervişler hiçbir zaman olanı, kötü bir şeye yormaz. Mesela çocuk bir duvarın üzerinden gidiyor. Düşeceksin oğlum demez. Düşmeyesin oğlum der. Düşeceksin dedi mi, onu tespit etmiş oluyor. Yani düşme fiilini tespit etmiş oluyor.
Hayri Bilecik: Rüyaları hayra yormak da bunun içine dahil değil mi?
Samiha Ayverdi: Tabii. Gayet tabii. Rüyaları hayra yormak da. Kadıncağızın biri bir rüya görüyor. Rüyasında oğlunun başını kesiyorlar. Muabbirler vardı eskiden, rüya tabir edenlere muabbir denilirdi. Gidiyor bir muabbire fakat kıyamıyor oğlumun başı kesildi demeye de komşunun oğlunu gördüm rüyamda, başını kestiler diyor. Aaa hanım sadrazam olacak diyor. O benim oğlumdu! Tabirci, geçti artık diyor.
SÖZÜN DEĞERİ
Söz çok büyük şey. Yani gizli bekleyen gizlide bekleyen tecessüd etmemiş (somutlaşmamış) bir hadiseyi zahire çıkarıyorsunuz. Yani senin talebin oluyor. Onun için hayır söylemek çok doğru, lazım. Lazım değil elzem.
Hayri Bilecik: Düşünce de olabilir mi? Düşünce de söz gibi kötü bir şey yahut üzüntülü bir şey düşünmek ama vukū bulmamış bir hadiseyi şöyle olabilir falan diye düşünmek o da kötü tecelli olur mu?
Samiha Ayverdi: Söz kadar değil ama içini temiz tutma babında insanın zihnini, şuuraltını mümkün olduğu kadar temiz tutması iyi şeylere zemin hazırlamak için mühim.
KİM ŞÜKRETMELİ?
İnsan birine bir şey verdiği zaman karşısındaki teşekkür eder, şükreder ama evvela şükredecek olan, şükretmesi icap eden alan değil verendir. Çünkü herkes veremez. Alabilir de veremez. Binaenaleyh, Ya Rabbi, çok şükür ki bana bu işi yaptırıyorsun, verdirtiyorsun ama hep parayla olmaz vermek. Dille olur, gözle olur, kafayla olur, elle olur, ayakla olur. Onun için eğer bir şey verebiliyorsan sen şükret. Alandan evvel veren şükretsin.
(Samiha Ayverdi, Sen Onu Kaybettin kitabından)
Bir yanıt bırakın