Kosova 2.5 milyon nüfuslu Müslüman bir Balkan ülkesidir. Kril alfabesi kullanan Makedonya’dan çıkıp, Latin harfleriyle yazan Kosova’ya girince kendinizi daha tanıdık topraklarda hissedersiniz. Levha ve tabelaların bir kısmında Türkçe kökenli Arnavutça kelimeler görürsünüz.
Genç Tasavvufçuları Destekleme ve Geliştirme Derneği tarafından 5 yıldır “Bakü’den Balkanlara Halvetilik” sempozyumları düzenlenmektedir. Bir yıl Türkiye’de, bir yıl Türkiye dışında yapılır. Bu sene Kosova’nın Yakova şehrinde 27 Nisan’da dördüncüsü icra edildi. Yurt içi ve yurt dışından 18 konuşmacı vardı.
İlk oturumda Kenan Gürsoy, Şaban Ali Düzgün, Levent Bayraktar ve Fulya Bayraktar konuştu. Konu başlıkları şöyle: Balkan dünyası ve tasavvufi düşünce, dinin farklı coğrafyaları dönüştürme süreçleri, aşkınlık bilinci, küresel maneviyat krizi ve tasavvuf.
İlgili dernek, sempozyum bildirilerini her sene basar. Hepsini tek tek ele almak bu sütuna sığmaz. Önemine binaen bir konu üzerinde duracağım.
VAHHABİ TEHLİKESİ
Yakova, İpek ve Prizren’deki tasavvuf çevrelerinde ortak olarak dinlediğimiz bir şikayet vardı: Balkanlarda Vahhabi varlığı ve baskısı. Nazlı Yayıntaş’ın tebliği bu konudaydı, başlığı: “Balkanlarda Vahhabi Tehlikesi”.
Vahhabilik Suudi Arabistan’ın benimsediği kuru, katı ve kapalı bir dini-siyasi akımdır. Belirgin özellikleri arasında kabir ve türbe ziyaretlerini, mevlit okumayı din dışı saymaları; tasavvuf ve tarikatlara şiddetle karşı olmaları dikkati çeker. Tekfirci bir anlayışa sahiptirler.
Nazlı Yayıntaş bu konuda özetle şunları söyledi: Bitip tükenmez savaşlar ve bunların yol açtığı maddi manevi yıkımlar, Balkanlarda bir siyasi boşluk doğurdu. Vahhabiler bunu fırsat bilerek yeniden inşa sürecinde maddi yardım yaptılar. Hastane, okul ve cami inşasında destek oldular. Yaptıkları camilerde Vahhabi zihniyetini hakim kıldılar. Halkın ihtiyaçlı halini fırsat bilerek kökleşmeye başladılar.
Ağlarına aldıkları bölge gençlerini kendi görüşleri çerçevesinde yetiştiriyorlar. Ücretsiz hacca götürüyorlar. Zihniyetlerini kabul etmeyenlere karşı şiddet kullanıyorlar. Farklı gruplar arasında çatışma çıkarıyorlar. Balkanların dini ve sosyal hayatı için Vahhabilik gerçekten bir tehlikedir.
ŞEHİTLERİ ANMA
Bu güzel Balkan toprakları 20. asrın başlarına doğru elimizden çıktı. Daha sonra Avrupa gözünü Anadolu’ya dikti ve tam yüz yıl önce, 15 Mayıs 1919’da Yunan ordusu İzmir’i işgale başladı.
Geçmişi bilmezsek geleceği kuramayız. Bu bilinci canlı tutmak adına “100. Yılında İşgalden İstiklale İzmir”başlıklı faaliyetler yapılacak. İzmir Valiliğihimayesinde, Katip Çelebi ve Ege ünivesiteleridüzenliyor.
Bunlardan ilki, 15 Mayıs Çarşamba akşamı Emir Sultan Külliyesi’nde yapılacak “Şehitleri Anma” programıdır.
Bu mekanın seçiliş sebebi, buranın İzmir’in fetih yıllarının hatırası olması; özellikle de Yunan’a karşı ilk direnişi gösteren Şehit Fethi Bey‘in buraya gömülmüş bulunmasıdır.
Emir Sultan dergah-mescidinde İzmir İl ve Konak müftülüklerinin katkılarıyla, akşam namazından sonra şehitlerimiz için mevlit okunacaktır. Halkımız davetlidir.
Bir yanıt bırakın