Mütefekkir-yazar Samiha Ayverdi (1905-1993) kültür, edebiyat ve irfan hayatımıza hatıra olarak önemli eserler bıraktı. Sağlığında çıkan pek çok kitabı yanında, yazıp bir kenara koyduğu çeşitli yazıları ve yüzlerce mektubu, vefatından sonra Kubbealtı tarafından yayımlandı. Son olarak bazı band kayıtları yazıya geçirlerek “Sen Onu Kaybettin” adıyla kitap olarak basıldı (Kubbealtı neşriyatı, 2023) Kitapta 1973-1982’li yılların kısıtlı teknik imkanlarıyla kaydedilmiş 23 adet sohbetin metinleri yer almaktadır. O yıllarda 70 yaşını geçmiş idealist bir insanın azmi, iradesi, öğretme heyecanı, bir delikanlı gayretiyle gençleri motive eden konuşmalar bulunur. Onun usta bir yazar olduğu kadar iyi bir sohbet insanı olduğu da görülür.
Ayverdi genç talebeleriyle yakından ilgilenir, onların, aydın, kültürlü, milli ve manevi değerlerini bilen, çalışkan, bilgili, gayretli, basiretli, İslam ahlakını yaşayan kimseler olarak yetişmelerine ve etraflarına faydalı olmalarına uğraşırdı. Aynı zamanda bu konuşmalarında gençleri kültürlerini genişletecek kitap okumaya teşvik ederdi. İşte söylediklerinden birkaç örnek:
SORGULAMA
Biz kütle olarak, cemaat olarak, bir fikre inanmış insanlar olarak kaç kişiye faydamız oldu ve olmak ihtimali var? Etrafımızdaki kaç kişiyi ters yoldan doğru yola çekme imkanımız var ve böyle bir imkanı elde ettik mi; şu, şu şu insanlar, dalaletten hakikate kaydılar ve hakikati tercih ettiler diyebilecek halde miyiz? İş yerinde, meslek hayatında hatta yolda, otobüste, vapurda, trende her zaman için böyle bir imkanımız var. Yapabiliyor muyuz, bunu biz gaye edinmiş miyiz?
Mesela en basitinden alalım, yolda hiç tanımadığınız insan, otobüste veya dolmuşta vesaire. Bozuk parası yok, bozuk paraya ihtiyacı var. Sizin de var. Derhal onun o müşkülünü hallediyorsun ve arkasından teşekkür ediyor size. Karşılığınız ne oluyor sizin? Çok tabii hem Türküm hem müslümanım, sana yardım etmeyeceğim de kime yardım edeceğim?
ÖLÇÜ NEDİR
Şu halde ölçü nedir? Evvela ahlak. Ahlakı olmayanın dini olur mu oğlum? Olmaz. İstediği kadar kelime-i şehadet getirsin sabahtan akşama, faydası yok. Bir barut fıçısının üstüne koskoca bir binayı kurmuşsunuz. Altında bir barut fıçısı var. Bir kibrit, bir kıvılcım o binayı berheva eder. Ahlaksızlık işte o barut fıçısı. Onun için bizim sizden istediğimiz manevi zürriyetinizin artması. Bir kişinin en azından birçok kişileri uyandırması gerek. Emin olun birçok zavallı, gafletlerinden, boşluklarından kötülüğe gidiyorlar. Eğer onlara imkan verseniz, yol gösterseniz, iyiyi gösterseniz yapmayacaklar. Sokrat’ın bir güzel sözü vardır: “Hiç kimse faziletin güzel yüzünü görüp de kötülüğe gidemez.” Kabahat ona o fazileti göstermemektir.
YABANCILAŞMA
Şimdi ecnebi (yabancı) mekteplerde çocuklarımızı okutmak bir yana, dışarıda tahsile göndermek acaba bu memlekete fayda mı yoksa hıyanet mi? Bence bu bir istifham (soru) noktasıdır. Bak mesela üç dil biliyor diyor adam. Üç dil biliyor, ana dili gibi konuşuyor üç dili diyor. Evet doğru. Geliyor burada iktisatçı oluyor, işletmeci oluyor, devletin yüksek makamlarına geçiyor, hariciyeci oluyor fakat Türk olmuyor. Senin duyguların onda bulunmuyor. Binaenaleyh evvela burada sağlama alacaksın, ondan sonra salıvereceksin, zararı olmaz o zaman. Siz (yurt dışına okumaya) gittiniz ne oldu? Kazançlı çıktınız Allah’a şükür. Kazançlı geldiniz halbuki o kendinde olanı da kaybediyor, öyle geliyor. (NOT: Haftalık yazı günlerimi ikiye çıkararak bir süre bu kitaptan alıntılar sunacağım.)
Bir yanıt bırakın