Manisa, Spil’in eteklerinde Saruhan Sancağı’nın merkeziydi. Osmanlı’nın Şehzadeler şehri. II. Murat, Fatih Sultan Mehmet, Kanuni Sultan Süleyman, II. Selim, III. Murat, III. Mehmet ve I. Mustafa gibi padişahlar burada idarecilik stajı yaptılar. Birçok şehzade Manisa’da sancakbeyliğinde bulundu.
Manisa’nın manevi sahiplerinden biri olan Ayni Ali’nin Fatih ve II. Bayezit döneminde yaşamış bir Bektaşi şeyhi olduğu söylenir. Hakkında yeterli bilgiye sahip değiliz. Ama ne gam. Ayni Ali halk arasında menkıbeleriyle yaşayan bir büyük velidir. O, hayali bir şahsiyet değildir. Çünkü bugün adını taşıyan bir cami ve devamlı ziyaret edilen bir türbesi bulunmaktadır.
Türbe vaktiyle bir mezarlığın içinde idi, 1996’da mezarlık kaldırıldı ve parka dönüştürüldü. Türbe parkın içinde muhafaza edildi.
Bu gibi mekanlar, üzerinde yaşadığımız toprakları vatan yapan mübarek insanların hatıralarını taşır. Bunlar memleketimizin tapu senetleridir. Ziyaret edenler bir Fatiha okur, bazıları dilekte bulunur, ferahlar, bir inanç ve kültür dairesine ait olmanın hazzını yaşar, aidiyet ve güven duyguları pekişir.
Evliya menkıbeleri yenilenerek yaşamaya devam eder. Özellikle sıkıntı ve felaket zamanlarında güncellenir. Tipik bir örneğini Özcan Ergiydiren’in çocukluk hatıralarında buluruz. 1935 doğumlu olan yazar “Hayali Cihan Değer” kitabında 1942 yıllarını anlatır:
***
“Karartma yapıldığı aylarda, mehtap olmadığı akşamlar, sokaklar zingibi karanlık oluyordu. Gece boyunca dışarıdaki tek ışık, harap mezarığın ortasındaki Ayni Ali Sultan’ın niyaz pençesinde yakılan adak mumlaıydı. Simsiyah servileri, devrilmiş mezar taşlarıyla gece karanlığında insaürküntü veren bu viran kabristanın ortasında, türbesinde yatan evliyanın mumunu, bekçi de görmezgeliyordu.
Kimdi Ayni Ali Sultan? Halk arasında söylendiğine göre kafirlere karşı savaşan bir serdengeçti imiş. Düşmana esir olmuş ve bir gün zincirini kırıp ayağında pranga, ta buralara kadar gelmiş. Mezarlığın köşesinde yaşlı bir çitlembik ağacı ve onun adını taşıyan kubbeli, minareli eski bir cami vardı.
Halk arasında yaygın olan bir rivayete göre; Manisa Yuişgali altındayken, Hoca Efendi, daha gün ağarmadan evinden çııp sabah namazına Ayni Ali Sultan Camii’ne gidiyormuş. Yolda bir kalabalıkla karşılaşmış; hepsi yeşil sarıklı, heybetli, önden giden siyah, yeşil, al sancakların ardından ney üfleyip kudüm vurarak ve kelime-i tevhid okuyarak yürüyorlarmış.
Hoca şaşırmış, ayağındaki prangayı sürükleyürüyen birine sormuş: “Siz kimsiniz erenler, nereye gidiyorsunuz?”
“Ben Ayni Ali Sultanım, bu zat Karaca Ahmet Sultan, bu Haki Baba, bu Süt Dede. Diğerleri de bu mübarek şehrin evliyaları, gazileri, şehitleri. Ordu hücuma kalkıyor, biz de askerin yanında savaşmak için onların yanına gidiyoruz.”
İşte o sabah Büyük Taarruz başlamış, iki hafta sonra da bizim asker Manisa’ya girmiş.”
Bir yanıt bırakın