Anadolu’nun başka yerlerinde olduğu gibi İzmir ve çevresinde de fetih dönemlerinden kalma kutsal yerler, türbeler yatırlar olmalıdır. Bunlarda biri Samut Baba’dır. Nahide Şimşir’in tebliğinden özetle veriyoruz:
Samut Baba Tekkesi’nin kalıntıları Çeşme’de, 16 Eylül Mahallesi’nde bulunmaktadır. Tekke Plajı’nın hemen yanındadır.
Samut Baba Tekkesi önceleri bir binaya ve çevresinde geniş bir hazireye sahipmiş. Bugün sadece basit bir kabir vardır. Tarihi kayıtlara göre Samut Baba’ya ait biri Çeşme’de diğeri de Karaburun’da iki zaviye vardı.
Piri Reis şöyle yazar: “Çarpan Körfezi denen yerin nihayetinde bir asitane vardır. Samut Baba Tekyesi derler, mamurdur…” Vakıf kayıtlarında, Karaburun’da olduğu belirtilen zaviye bu olmalıdır.
GÖZCÜLÜK YAPTI
Anadolu’nun fethinde hizmet veren gazi dervişlerden bir kısmı bulundukları yerlerde gözcülük vazifesi yaptılar. Ayrıca gelip geçenlere yemek verip, geceleme imkanı sağladılar. Bulundukları yerlerde ziraat ve hayvancılıkla uğraşıp o yerleri şenlendirenler de oldu.
Çeşme’deki Samut Baba Tekkesi’nin konumuna bakılırsa, yapının gözcülük ve güvenlik amacıyla kurulmuş olduğu söylenebilir. Burası özellikle korsan ve düşman saldırılarına karşı daha güvenceliydi. Çeşme yöresinde, Samut Baba Tekkesi denize karşı korunaklıdır. Ayrıca Çeşme Limanı’nın tamamını olduğu gibi, açıkları da kontrol edebilen bir mevkidedir. İzmir’in bir ticaret merkezi olarak ortaya çıkışından önce, Çeşme ticari açıdan önemli bir yer işgal etmekteydi. Samut Baba Tekkesi o zamanlar mühim bir vazife üstlenmiş olmalıdır.
BELGELERDE SAMUT BABA
1792 yılı Şubat ayına ait olan bir tarihi kayıtta, Çeşme nahiyesinde bulunan Samut Dede Tekkesi Vakfı’nın koyun ve keçilerinin Karaburun yaylak ve kışlaklarında her yıl otlatıldığı ve karşılığında vergilerini verdiği yazılıdır.
20 Nisan 1847 tarihli bir belgeden; Urla, Karaburun ve Ovacık hudutlarında bulunan Samud Baba zaviyesine ait olan arazi, bağ ve bahçenin gelirlerinin İstanbul’da Himmet Efendi tekkesinin yemek giderleri için ayrıldığını öğreniyoruz.
Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz: Samut Baba Anadolu’nun en uç kısmında Çeşme’de gözcülük ve güvenlik görevinde bulundu. Uzun yıllar bu fonksiyonunu devam ettirdi. Samut BabaTekkesi’ne ait tespit edilebilen en eski yazılı belgeler 16. yüzyılın başlarına aittir. Demek ki o yıllarda tanınan ve bilinen bir yerdir.
Samut Baba’nın gerçek kimliği zamanla unutuluyor. Ama orada tarihi ve kutsal birinin varlığı biliniyor. Halk muhayyilesi böyle kutsal kişilere yeni roller yükler. Onları sıkıntılı günlerde görev başına çağırır. N. Şimşir Çeşme yöresinde yaptı araştırmada şu gözlemini yazmış:
“Samut Baba denilen zat halk arasında ermiş olarak bilinir. İstiklal Savaşı yıllarında Çeşme’yi düşman işgal edeceği sırada, tüm sahili yeşil sarıklı savaşçılar kaplar. Düşman bu sahneyi görünce dağılır. Sonunda Türk ordusu yetişir.”
Bir yanıt bırakın