Dindarlar ahlaksız mı?

Önceki yazılarda Türkiye’de geniş bir din öğretimi ağı bulunduğunu belirtmiştim. Yüzden fazla İlahiyat Fakültesi, çok sayıda İmam Hatip Lisesi ve Kur’an Kursu, yılın çeşitli mevsimlerinde küçük çocuklar için camilerde Kur’an öğretimi fırsatı, ilk ve orta öğretimde zorunlu Din Kültürü dersi ve dini içerikli çeşitli seçmeli dersler bulunmaktadır. Yani her seviyeden halkımız din alanında bilgilenmek üzere çok geniş imkanlara sahiptir.

Bütün bunlar karşısında Türkiye’de dini düşünce, dinin yaşanması ve dini ahlak acaba ne durumdadır? Ne yazık ki bu konuda yaygın bir olumsuz kanaat hakimdir. İş hayatında, insanlar arası ilişkilerde büyük bir ahlak zaafı yaşandığı sıkça tekrarlanır oldu. Yalan, bencillik, nepotizm, kayırma, kibir, gurur gibi kötü huy ve uygulamamaların çok yaygın olduğu tekrarlanmaktadır.

Özellikle kendini dindar gören bazı çevrelerdeki ahlak zaafı sık sık dile getirilmektedir. Son günlerin popüler bir televizyon dizisinde çok varlıklı ve çok dindar görünen iki ailede, genç yaşlı bütün erkeklerin uçkuruna düşkün olduğu; kadınların dillerinden din diyanet, dua sözleri hiç eksik olmadığı halde çoğunun dedikoducu, yalancı, bencil ve kötü huylu oldukları görülmektedir.

NAMAZ VE YALAN
Neredeyse genel kabul halinde benimsenen dindarların ahlaksızlığı görüşünün ne ölçüde gerçeği yansıttığından emin değilim. Evet görünüşte, medyadaki haberlere bakarsak bir ahlaki çöküş var. Ama bunu dinle ilişkilenendirmek ne kadar isabetli olur? Bu konuda elimizde sosyolojik araştırmalar ve bilimsel veriler yoktur.

“Adam hem namaz kılıyor hem yalan söylüyor” sözüne sıkça rastlarız. Evet yalan çok kötüdür. Sadece dindar için değil, seküler kimse için de kötüdür. “Namaz kötülüklerden alıkoyar” ayetinin doğruluğundan asla şüphe etmem. Ama yalan söyleyen kimsenin ibadetinin samimi olmadığını düşünürüm.

GÖSTERİŞ DİNDARLIĞI
Acaba şöyle düşünmek daha doğru olmaz mı? Dinin ve dine bağlı davranışların daha görünür hale geldiği bir gerçek. Bu durum beraberinde doğru dindarlığı getirmedi. Gösteriş dindarlığı ve bunun görünürlüğü yaygınlaştı. Kötü örnekler daha çok bu kesime aittir. Ahlaksızlığı ve ahlaksızları kötülerken, bunun dinden kaynaklandığı sonucuna varmak gibi bir kolaycılığa kaçmayalım.

İYİLER DAHA ÇOKTUR
Doğru anlatılan ve doğru uygulanan din, her zaman insanı ahlaklı ve düzgün yapma gücüne sahiptir. Evet modern şartların getirdiği pek çok zorluklar vardır. İyi insan, iyi müslüman olmak daha güç hale gelmiş olabilir. Ama ben gene de düzgün insanların daha fazla olduğu inancımı hep korumak isterim. Sağlam karakterli ve iyi ahlaklı insanlarımız bu yönlerinin reklamını yapmaz ve ön planda görünmek istemezler. Bu yüzden onların varlığından yeterince haberli olmayız. Ama onlar vardır ve toplumun temel direkleridir. Ramazanda bu durum daha iyi anlaşılır.

Siyasi veya başka sebeplerle dini fazla örselemeyelim, onu şamar oğlanı yapmayalım. Dine her zaman ihtiyacımız olacaktır. Modernizmin tahribiyle kendinden ve kutsaldan kopan seküler bireyler tedaviye muhtaç bir ruh hali içindeler. Onlar doğru ve manevi derinlikli din anlayışına muhtaçlar. Sonraki yazıda bu anlayışa değinelim.

33 yorum

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.