Yapılan benzetme ve yorumlar rastgele olmayıp, maddi ve manevi yönlerden çeşitli ilgiler kurulmaya çalışılır. Doğrudan doğruya bir musiki aleti, bir saz olarak da ele alınan ney özellikle İnsan-ı kamili temsil eder.
KAMIŞTAN NEY’E
Bilindiği gibi ney kamıştan imal edilir. Ama her kamış ney yapımına elverişli değildir. Hangi bölgenin ve ne türde kamışları ney için uygundur? Hangi mevsimde kesilmelidir? Bunu uzmanları bilir. Birçok kamış kesilir, ama içinden birkaç tanesinden uygun ney elde edilir.
Kesilen kamış hemen akabinde ney yapılmaz. Uzun bir bekleyiş süresi gerekir. Uygun ortamda kuruması, bir takım dikkatli ve hassas işlemlerden geçmesi lazımdır. Bu bir nevi olgunlaşma sürecidir. O sırada kamış kuruyup sararır. İçi boşalır ve sonunda ateşle dağlanarak temizlenir. Göğsünde yedi tane delik yeri belirlenir. Neyin delikleri özel bir kızgın demirle açılır. Boğumlarına teller bağlanır. Ayağına madeni halka geçirilir. Başına başpare takılır. Zaman zaman özel bir yağla yağlanır. Denemelerden geçirilir. Nihayet ses verecek hale gelir. O ilahi nağmeleri çıkarabilmesi için usta bir neyzenin parmaklarına, dudaklarına ve nefesine ihtiyaç vardır. İşte ancak ondan sonradır ki içimizi titreten, bizi öteler alemine alıp götüren, o lahuti nağmeler, o yanık sesler ortaya konabilmektedir.
NEY KUTSALDIR
Ney’in her bir deliğini bir meleğin beklediğine inanılır, bu sebeple o “nay-ı şerif”tir. Hz. Mevlana “Bu mübarek aleti dinleyin, ney’e kulak verin” demek istemiştir. Zira ney’in sesi her bir sazın sesinden daha yakıcıdır. Dinleyenin kalbine rikkat verir. Aşk ehlini vecde getirir. Bu sebeple bildiğimiz ney Hak aşıklarının ruhlarına kelimesiz ve sözsüz olarak, ama çok etkileyici biçimde hitaplarda bulunmuş olur.
O sade, o basit alettten bu derece yakıcı etkileyici sesler nasıl çıkıyor? Ney’de sadece notalar seslendirilmiyor. Sanki ona neyzenin ruhu ve kalbinin ritmi de aksediyor. Ney’i dinlerken geçmiş zamanlardan süzülüp gelen sufiyane bir hassasiyet hissediriz. Onun sesiyle “Elest bezmi” nin neşvesini yeniden hatırlayanlara hak vermemek mümkün müdür?
Hz. Mevlana buyurur: “Def sesini duyunca, can şarabı bir tutam ok alır ve bedene atmaya koyulur. Böylece bedende görülmemiş bir tatlılık belirir; neyden, neyzenin dudağından dile, damağa adeta bir şeker tadı gelir (…) Ney nedir? O, üstün ve güzel sevgilinin öptüğü şeydir… Aslında ney bahanedir; bu işler neyin harcı değil, ancak o sevgilinin, o devlet kuşunun kanat sesidir bunları yapan!..”
Bir yanıt bırakın